Yazarlık Dersleri

YAZARLIK DERSLERİ – 3

3. Ders

Merhaba Herkes !..
Yine birlikteyiz.. Beni dinlemeye hazır olduğunuzu görüyorum. Tüm hazırlığınızı da yapmışsınız.. Ne güzel… Şimdi zihninizi boşaltmanızı isteyeceğim sizden. Zihniniz “Tabula Rasa” yani beyaz, boş bir sayfa olsun… Bir masal anlatacağım bugün, öykü değil… Uyumadan dinleyin yalnız…

Masalın olağan girişini yapmıyorum. Bildiğiniz gibi başlasın..
“Adamın biri elinde balta ormana girmiş.. Bir süre gitmiş, gitmiş, sonra karşısına bir yılan çıkmış.. Baltasını kaldırmış, tam yılanın kafasını uçuracağı sırada yılan dile gelmiş.. ‘İnsanoğlu beni öldürme.. Bakmak zorunda olduğum bir ailem var..’ demiş. Adam durmuş. Şaşkın.. Yılanın nasıl insan gibi konuşabildiğini düşünürken, baltayı bırakmış elinden. Yılan ‘ teşekkür ederim, canımı bağışladığın için.. Ne zaman istersen buraya gel.. Burası benim yuvam.. Bana seslendiğinde yuvamın ağzında bir altın bulacaksın’ demiş ve yuvasına girip kaybolmuş.. Adam bu olayı unutmamış… İnanmakla inanmamak arası gidip gelmiş. Sonunda dayanamayıp yuvanın oraya gitmiş ve ‘Yılan, Yılan… Ben geldim’ diye bağırmış. Anında yuvanın ağzında bir altın görünmüş.. Adam sevinçle altını alıp uzaklaşmış. Böyle böyle, adam yılandan aldığı altınlarla yaşamını sürdürmüş.

Adamın fesat ve kıskanç karakterli bir oğlu varmış. Babasının çalışmadan her gün bir altına nasıl sahip olabildiği aklını kurcalamış… Bir sabah gizlice babasını izlemiş ve neler olduğunu görmüş.. Ondan sonra rahatı, huzuru kalmamış… Orada bir hazine olduğu düşüncesi beynini oyup durmuş. Her gün bir altın almaktansa, hepsini birden alıp zengin olmanın cazibesi yakmış, kavurmuş içini..Sonunda, dayanamayıp, bir kazma alıp ormana gitmiş.. Yılanın yuvasını dağıtmaya başlamış. Kazma yılanın kuyruğunu koparmış.. Yılan da yuvadan çıkıp, onu ısırmış… Can acısıyla oğul, oradan uzaklaşmış ama yolda ölmüş…

Bir süre sonra adam altın istemek için yılanın yuvasına gitmiş. Tüm çağrılarına karşın altın görünmemiş.. Israrla yılanı çağırmış. Sonunda yılan yuvadan başını çıkarıp soğuk bir sesle ona ne istediğini sormuş.. Adam ‘biz dost değil miyiz? Hani seni her çağırdığımda bana bir altın verecektin..’ deyince Yılan üzüntüyle başını sallamış.. ‘ Bende kuyruk acısı, sende evlat acısı varken biz dost olamayız. Var git yoluna.. Bir daha da gelme..’ demiş…”

Masalımız bu… Ne olduğunu, nedenleri, sonuçları açıkça ortada olan ve ders çıkarılması gereken bir masal.. (Masalı aklınızda tutun)

B. Shaw, “Dünyada üç yaşamöyküsü vardır. Diğer milyonlarcası onun tekrarından ibarettir” der… Bence doğru.. Bu üç yaşam öyküsünü alt başlıklarla desteklediğinizde belli konuların ve kavramların tekrarlandığını göreceksiniz. Örneğin hırs, intikam, kaçma -kovalama, serüven, rekabet, metamorfoz, iktidar, yeni bir dünya ve aşk (özellikle yasak aşklar).. Örnekler daha da çoğaltılabilir.. Önemli olan bunların “nasıl” anlatıldığıdır.. Saymaya çalıştığım konu başlıklarını “EYLEM” olarak mı “KARAKTER” üzerinden mi anlatacağınıza karar vermeniz gerekiyor.. Kısaca, kurgulamanız demek daha doğru olur..

Derslerin en başında söylediğim gibi, şu an “yazma havası”ndasınız diyelim… Her türlü hazırlığınızı da yaptınız, “bomba” gibi bir öykünüz var ve zihninizde yazmanızı, kâğıda dökmenizi bekliyor. O “doğru an”, o “mükemmellik” duygusu sarmış içinizi … Bir tanrısınız. Dünyalar yaratabilir, karakterleriniz dünyayı değiştirebilir, anlatacaklarınızla “aşk” denen o şımarık çocuğa haddini bildirebilirsiniz artık.. Başlayın !… Neden yazamıyorsunuz? Kaleminiz, klavyeniz neden uçarcasına yazmıyor? Harfler, sözcüklere; sözcükler cümlelere; cümleler öyküye neden dönüşmüyor? Yanıt son derece de basit: Az önce anlatmaya çalıştığım “eylem mi, karakter mi” sorusunu netleştirmediniz..

Şimdi masalımıza geri dönebiliriz.. Orada hem eylem hem karakter iç içe geçmiş gibi görünse de eylem daha ön plandadır. Hırs, işlenen suçun cezasız kalmaması, erdem vs gibi eylemler var… Yılanın dostu olan adamın karakteri üzerinde fazla bir bilgi edinemeyiz.. En fazla, tembel – yumuşak karakterli bir kişiliği olduğunu düşünürüz… Oğul için biraz açıklama vardır.. Sinsi, kolaycı, hırslı vs. vs… İnsan karakteri yüklenen yılan daha tutarlı, ne istediğini, ne söylemeye çalıştığını anlayabildiğimiz bir karakterdir. Yeri geldiğinde ceza vermesini bilen bir karakter… Bunu eyleminden anlarız..

Karakter sözcüğü kısaca, “nitelikler” yüklediğimiz kişileri kapsar.. Eylemimizi yürütür, kararlar verir, olayları başlatır ve sonlandırır… Yazdığımız türe göre biçimlenir.. Uçabilir (Superman), Olağanüstü güçlüdür (Herakles), büyü ve sihirde üstündür (Merlin), kıskançtır (Hera – Lady Macbeth)….. vs vs… Dikkat etmemiz gereken şey, ne yüklersek yükleyelim onu iyi tanımak zorunda olduğumuzdur.. Nerede ne yapacağını, neden yaptığını çok iyi bilmek zorundayız.. Dolayısıyla okur, izleyici de bunu bilecektir. Ani değişiklikler yapamazsınız.. Değişime adım adım gitmelisiniz… Cimri bir kişiliği kurduysanız, cömert bir davranışı, bütün yazdıklarınızı anlamsızlaştırır.. Cimri’nin cömertliğine bir “neden”, bir “zorlama” bulmak zorundasınız.. (Çocukları, kendi hayatı tehlikededir. Ya da ufukta bir hazine vardır, ona ulaşmak için cömert görünmek zorunda kalmıştır..)

İzin verirseniz yaşadığım bir örneği sizinle paylaşmak isterim.. “Yazarlık” bilgilerimi Sayın Sıtkı Tekmen’den aldım. Tez olarak yazdığım 13 Bölüm Tv dizisi onun gözetiminde doğdu, gelişti… (Burada yapamayıp, derslerde uyguladığımız sistem yazdıklarımızı derste okuyarak değerlendirmekti..) 10. bölüm tartışılırken Sıtkı hoca uyardı beni: “Yarattığın karakter böyle konuşmaz !“… Doğruydu… O replikte karakterim değil, BEN konuşmuştum… Bir tek cümle, 10 bölüm boyunca yarattığım kişiliğin bütün özelliklerini silip atmıştı.. Yarattığım kişilikle öyle iç içe geçmiştim ki, “kim kimdir” karışmıştı.. (Bu ikilemi siz de yaşayacaksınız.. Karakterlerinizi çizdiğinizde kurtuluş yoktur. Gece – gündüz onlarla yaşarsınız.. Özel yaşamınız bile olmaz.. Dostluklarınız, ilişkileriniz bozulur.. Hiçbir şey yapmadan oturup düşünmenizi kimse anlamayacaktır.. Boş boş oturan bir insan !.. Oysa siz yarattığınız kişilerle ve dünyayla birliktesinizdir.. Bir yakınınız size seslendiğinde bu kez siz kızarsınız.. Düşünceleriniz darmadağın olup gitmiştir.. (Yazar olmanın cilveleri…)

Kısacası kişilerinizi iyi tanımak zorundasınız: Nasıl konuşur ? (Yalın mı, açıklamalı mı? Konuşurken ata sözlerini, şiirleri kullanarak mı konuşuyor ) Yeme-içme alışkanlıkları, içinde yetiştiği çevre, ailesi, fiziksel özellikleri (İnce, zayıf, kambur, kör, şişman, güzel -çirkin) ekonomik durumu (zengin -fakir), eğitimi, sevgileri, nefretleri, orgazmına kadar her şeyini… (Söylediklerimin “tekrar” olduğunun farkındayım.. Sizde içselleşmesi için tekrarlamak zorunda olduğumu düşünüyorum.) Bunları bilebilmek için psikoloji, sosyoloji ve ikisinin oluşturduğu “huy” konularını öğrenmeniz gerekiyor… Psikoloji ve sosyoloji sözcüklerini ayrı ayrı daire içine alın.. Sonra bu daireleri merkezden olmamak kaydıyla üst üste getirin ve arada kalan bölüme dikkat edin.. “Huy” o arada kalan bölümdür.

Toparlayalım artık.. Bu derste, eylem ve karakter üzerinde durduğumu söylemeliyim. (Derslere devam edecek olursak bu konuları biraz daha açmayı düşünüyorum.) Yazmayı düşündüğünüz öykü için bu iki ana motif üzerinde karar vermeniz gerek.. Elinde yazılı öyküleri olan arkadaşlarımız, öykülerini bu bakış açısıyla gözden geçirirlerse iyi olur.. Rahatlıkla ekleme – çıkarma yapabildiklerini görecek, yazdıklarını daha çok seveceklerdir..

Sıra geldi “seçilmişlere”… Onlar anlattığım masaldan yola çıkarak bir öykü yazıp daha önce konuşulan sistemle göndermeye başlayabilirler.. Söz konusu olan, masalın eleştirisi değildir.. Karıştırmayın.. Bir öykü yazacaksınız, tema “düzeltilmesi zor ilişkiler” olacaktır. İster eylem üzerinden ister karakterler üzerinden yazın..Konu seçiminde özgürsünüz.. Aşk, İktidar, Hırs, Özlemler, Namus, Serüven, Dostluk, Para vs… Lütfen kısa olsun :=))

Yararı olacağına inandığım bir kaç kitap:
AŞKIN CELLADIYALOM D. Irvin, REMZİ KİTABEVİ
METİNLERARASI İLİŞKİLERAKTULUN Kubilây, ÖTEKİ YAYINEVİ
GENÇ BİR ŞAİRE MEKTUPLARRİLKE MARİA Rainer, ARALIK YAYINLARI

Editörün Notu:
Seçilmişler : Burak Ata, Pınar Karaca, Yiğit Bengi, Serdar Burak Yıldız, Melih Yiğit

Okuduğunuz için teşekkürler

Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.

Düşüncelerini Paylaş



avatar

Ayşegül Kanat

2 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

Son Yazılarımız

44. Sayı Spotify’da

44. Sayı Spotify'da