İnceleme Makale Yazar İncelemeleri

Karakter Yaratımında Bir Efsane; Lois McMaster Bujold

Romanınız için size bir başkarakter verildiğini düşünün. Ama bu başkarakterin boyu 150 cm’den kısa, biraz sert bir düşüşte kemikleri kırılıyor ve de manik depresif. Kim böyle zor bir karakteri yazmak ister ki?

Lois McMaster Bujold bu soruya cevap olarak karşımıza çıkıyor. Miles Vorkosigan, kendisinin zekâsının bir ürünü ve 16 kitaplık Vorkosigan serisinin en önemli karakteri.

Şaşırdınız mı? Yazarı ve yarattığı evrenleri tanıdıkça daha da şaşıracağınızı söyleyebilirim.

Kadın bilim kurgu ve fantastik kurgu yazarları bölümümüzün bu seferki konuğu Lois Mcmaster Bujold. SWFA Büyük Usta unvanı, 16 Hugo adaylığı ve 7 ödülü, 8 Nebula adaylığı ve 3 ödülü var. Diğer bütün adaylıklarını ve ödüllerini saymıyorum bile.

Bujold, 1949 yılında Ohio, Amerika’da doğmuş. Babasının yetişkin bilim kurgu kitaplarını 9 yaşında okumaya başlamış. Ortaokulda en yakın kız arkadaşı olan Lillian Stewart Carl ile birlikte hikâyeler yazmış ancak hayatın karmaşasında yazmaktan uzaklaşmıştır. 30’lu yaşlarında yine en yakın arkadaşının ilk kitabının basıldığını görünce motive olarak yazmaya geri dönmüştür.

Yazarın eserlerini 3 ana seri altında inceleyebiliriz:

  • Vorkosigan
  • The World of the Five Gods
  • Sharing Knife

 

1. Vorkosigan

Yazarın ilk basılan kitapları Vorkosigan serisindendir. İlk 3 kitabı arka arkaya yazmış ve 3 kitabı da aynı yıl içinde basılmıştır. Bu serinin ilginç özelliği kronolojik olarak yazılmamış olmasıdır. Bujold bile basım sırasına göre değil olayların kitaplardaki gerçekleşme sırasına göre okunmasını tavsiye etmektedir.

Bujold bu seriyi yazarken C.S Forester’ın İngiliz bir deniz subayı olan Horatio Hornblower kitap serisinden etkilendiğini söylemiştir. Bu serinin özelliği karakter odaklı olması ve her kitabın serinin önceki kitaplarından bağımsız da okunabilmesidir.

Vorkosigan evreninde insanlığın uzaya yayıldığını görürüz. Başka bir uzaylı ırkı ile karşılaşma olmamıştır. Uzaydaki uzun mesafelere seyahat solucan delikleri ile sağlanmaktadır. Bu evrenin en dikkat çekici iki ulusu Barrayar ve Beta’dır. Barrayar ataerkil, askeri disiplin ve feodalite odaklı iken Beta daha eşitlikçi bir ulustur. Bu serideki pek çok kitabın ana karakteri olan fiziksel engelli Miles Vorkosigan, sakatlıklardan rahatsızlık duyan Barrayar gezegeninde doğmuştur. Tüm hayatı boyunca zekâsı, hiperaktivitesi, manik depresifliği ve hırsı ile kendi gezegeninde ve de diğerlerinde fiziksel eksikliğini kapatmaya çalışmaktadır. Miles, Game of Thrones hayranları tarafından Tyrion Lannister’a benzetilse de Bujold kendi kitabının daha önce yazıldığını, Martin’in de onun gibi bir İngiliz hanedanı olan Plantagenet’lerden ilham aldığını düşündüğünü belirtmiştir.

Miles karakterini bir de yazarın kendini anlatımıyla tanımanızı isterim;

“Miles’ın ismini Mark Twain’in “Çalınan Taç” (The Prince and the Pauper) kitabındaki Miles Hendron karakterinden aldım. Fiziksel engellerinin bir kısmı ise bir zamanlar birlikte çalıştığım hastane eczacısından esinlenildi, boyu, bacak destekleri ve çene tiki de dâhil. Miles’ın incelikli bazı özelliklerini ise ilham verici bir lider gördüğüm Arabistanlı Lawrance olarak bilinen T.E Lawrence hakkındaki okumalarımdan aldım. Daha derin karakter yaratımı seviyesinde ise Miles’ın “büyük adamın oğlu sendromu” babamla olan ilişkime dayanmakta. Ama bir kez hareket geçince Miles çabucak kendi olmayı başardı.

Anti kahraman tabirinin başka bir anlamı var ve Miles’a uymuyor. Kahramanca bir nitelik seçin, Miles bunun tam tersi olacaktır; uzun çeneli, güçlü, yakışıklı? Hayır. Kısa boylu, kırılgan kemikli ve tuhaf görünüşlüyü deneyin. Trajik bir şekilde yetim kalmış biri, yalnız adam, aile bağlarının yükümlüklerinden azade? Hayır; Miles’ın bol bol yaşayan akrabası var ve sürekli yoluna çıkıp onu sinirlendirirler. Kadınları bir mendil gibi kullanıp atmak? Hayır, eski kız arkadaşları hala etrafında takılırlar, hayattadırlar ve inatla kendileri gibi olmaya devam ederler. Bilinçsizce kahramanlık yapmak? Hayır, bu da Miles değil. O post-modern bir kahraman ve her şey hakkında bilinç sahibi olmaya engel olamaz. Fakat zekâsı, karizması, hiperaktivitesi ve korkunun ateşlediği güdüleriyle yıldız gemilerini başarıyla yürütecek güce sahiptir.

Bir yazar olarak üzerinde çalışmayı muhteşem bulduğum bir karakter. Diğer duyarlı ve aklı başında başkarakterler yoldan çıkıp kendi hikâyelerine başlamak için deli gibi manipüle edilmeye ihtiyaç duyuyorlar. Miles’a sadece problemin genel yönünü işaret etmek yetiyor. Tasmasını bırakmanla koşmaya başlar ve yazarı onun yakalamak için çalışır.”

Seride en çok geçen kahraman Miles olsa da, Miles’ın anne ve babası ve yakın çevresini de ayrı kitapların başkarakteri olarak görürüz. Anlatımlar da başkarakterin gözünden yapılmaktadır. Özellikle Miles’ın anne ve babasının tanıştığı “Shards of Honour” oldukça beğenilen bir eserdir. Seriyi daha çok uzay operası olarak tanımlasak da, bazı romanlarda askeri bilim kurgu, bazen bir dedektif romanı bazen de bir aşk romanı etkisi görülmektedir. Yazarın bilim kurgu içinde bile diğer türleri başarıyla kullanması takdire şayandır.

 

2. The World of the Five Gods – Beş Tanrının Beşi Bir Değil

“The World of the Five Gods” serisi ise bilim kurgu değil fantastiktir. Ancak alışılmış kılıç ve büyü fantastiklerden olmadığını söyleyebiliriz. Yani ejderhalar, orklar ya da büyücüler bekleyenler için doğru bir kitap serisi değildir. Bu dünyada 5 tanrılı bir din hüküm sürmektedir. Her bir tanrı bir eldeki bir parmağa denk düşmektedir; Baba, Anne, Kız, Oğlan ve Piç. Büyüler ve lanetler kişilerin inandıkları tanrılarla olan ilişkilerine bağlıdır. Tanrıya edilen özel bir dua veya tanrıya özel söylenen belli başlı sözlerle büyü yapılabilmektedir. Tanrılar dünyaya ancak kendilerine tapan insanları bu şekilde kullanarak müdahale etmektedir. Bujold’un söylediğine göre her kitap bir tanrıya odaklanmaktadır. İlk 3 kitabı aynı dünyada geçmekte ama farklı karakterlerin hikâyelerini anlatırken, devamındaki 9 romancık (novella) ve bir roman, tek bir tanrı ama iki ana karakterin, Penric ve Desdemona’nın macerasını anlatmaktadır. Serinin ikinci kitabı olan “Paladin of Souls” 2003 yılında üçlü taç olarak adlandırılan Hugo, Locus, and Nebula ödüllerinin 3’ünü birden kazanmıştır.

 

3. Sharing Knife – Dördü Bir Yerde Fantastik – Post Apokaliptik

“Sharing Knife” serisi aslında 4 bölümde basılmış olan tek bir fantastik kurgu romanıdır. Bir anlamda post apokaliptiktir çünkü bir felaket sonrası insanların yeni yaşam kurmasını anlatmaktadır ancak burada felaket büyü kaynaklıdır. Uzun zaman önce büyücüler bir kötülük yaratmıştır, fakat bunu yok edemeyip tüm dünyaya parçalar halinde saçılmasına neden olmuşlardır. Şimdiyse etrafta o büyücülerin mirasçıları olan “Lakewalkers” dünyayı gezerek bu kötülüklerle savaşıp dünyayı düzeltmeye çalışmaktadır. Bu sırada da Farmers yani Çiftçiler yavaş yavaş medeniyeti yeniden geliştirmektedir. Çiftçilerin gelişimi Amerika’ya göçen Avrupalıların bu kıtaya yayılması ile benzerlik göstermektedir. Bu nedenle “vahşi batı fantastik” de denebilir. Romanlar Çiftçi bir kadın ile Lakewalker bir adamın arasındaki aşk üzerinden gruplar arasındaki ilişkileri ve dünyayı anlatmaktadır.

 

Bujold’un eserlerinde emeğini daha çok karakter yaratımına harcadığı gözlemlenir. Diğer yazarlar gibi dünya yaratımına saatler harcamış gibi durmaz. Buna rağmen yine de bu dünyalar gerçekçi ve detaylıdır. Kendisi de bunu saklamaz. Kendi dünya yaratımına; tam zamanında dünya yaratımı (just in time World building) der. Barayyar’ın oluşumu, Miles’ın annesi Cordelia Naismith’in, babası Aral Vorkosigan’ın çamurun içindeki botlarını görmesiyle başlar; Barrayar dünyası onun etrafında oluşur, onun kim olduğunu ve nerede geldiğini açıklamak için. (Bu anlamda o gerçekten kendi ülkesinin babası sayılabilir) Shards of Honour romanını yazarken bu çiftin zeki ama fiziksel engelli bir oğulları olacağını fark etmiştim der Bujold. Bu Miles ile ilgili bildiği ilk şeydir. O ve onun dünyası birbirleri için meydan okuma olacaktır.

Bujold’un başarılı karakter yaratımı, eş ve anne rolleri ve bunun üzerine eklenen büyük bir hastenedeki uzun yıllara dayanan hasta bakımı deneyimi sayesinde bu derece başarılıdır. Çünkü tıp bilimi onun insanları daha iyi gözlemlemesine ek olarak basit insanların bilim kurguya en çok yaklaştıklarını düşündüğü noktadır.

Peki, tüm bu eserlere ve ödüllere rağmen nasıl olur da kendisinin hiçbir kitabı Türkçe’ye çevrilmez?

Özellikle Vorkosigan serisinin, Game of Thrones’un başarısı ve önemli karakterin benzerliği düşünüldüğünde çevrilirse iyi bir okuyucu kitlesi yakalayacağına inanıyorum.

 

Kaynakça:
http://www.dendarii.com/biolog.html
http://www.dendarii.com/space_opera.html
https://www.orrt.org/bujold/
https://www.lightspeedmagazine.com/nonfiction/interview-lois-mcmaster-bujold/
https://middletownpubliclib.org/wp-content/uploads/2019/07/Lois-McMaster-Bujold-Interview-June-2018.pdf
https://www.tor.com/2009/04/20/interview-with-lois-mcmaster-bujold-about-writing-the-vorkosigan-saga/
http://clarkesworldmagazine.com/bujold_interview_2020/
https://www.dragoncon.org/dailydragon/dc2009/lois-mcmaster-bujold/
https://www.tor.com/2017/01/23/fanzines-cover-art-and-the-best-vorkosigan-planet-an-interview-with-lois-mcmaster-bujold/
https://www.baen.com/interviews/intbujold
https://en.wikipedia.org/wiki/Vorkosigan_Saga
http://www.podwits.com/2013/01/03/meet-miles-vorkosigan-your-new-favorite-character/
https://malwarwickonbooks.com/complete-vorkosigan-saga/
http://www.themiddleshelf.org/reviews/lois-mcmaster-bujold-the-vorkosigan-saga
https://uncannymagazine.com/article/miles-vorkosigan-and-excellent-life-choices-neurodivergence-and-decision-making-in-bujolds-vorkosigan-saga/
https://www.danieleavenson.com/blog/2016/4/12/review-world-of-the-five-gods
https://www.tor.com/2009/01/02/western-fantasy-lois-mcmaster-bujolds-sharing-knife/

 

Okuduğunuz için teşekkürler

Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.

Düşüncelerini Paylaş



avatar

Müge İNCE

1983 yılında Adapazarı’nda doğdu. Liseyi İzmir’de okudu, üniversiteyi İstanbul’da. Spekülatif kurguya olan aşkı Alice Harikalar Diyarında ve Jules Verne ile başlayıp Yüzüklerin Efendisi ile devam etti. Şiir ve makale yazmayı çok sever. Diğer gizli kimlikleri; anne, pazar araştırmacı, bira ve viski aşığı.

2 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

Son Yazılarımız

44. Sayı Spotify’da

44. Sayı Spotify'da