Bilimkurgu Röportaj

Mikro Hikâyelerin Efendisi – Mehmet KARDAŞ’la Söyleşi

Bugün Kayıp Dünya ile (yılı değil ama) aynı doğum gününü paylaşan, keyifli kısa hikayeleri ve 3 yıldır sürdürdüğü “her gün bir mikro hikaye” projesini aksatmadan sürdüren, sevgili Mehmet KARDAŞ’la keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

 

Altuğ: Mehmet Bey, merhaba. Biz sizi Kayıp Dünya’da 2009’dan bu yana tanıyoruz ve kısa hikayelerinizi çok seviyoruz. Okurlarımızın da tanıması açısından, bize kendinizden biraz bahseder misiniz?

Mehmet K: Merhaba. 1988 Ankara doğumluyum. ODTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik mezunuyum. Şu an özel bir şirkette çalışıyorum. Sıkı bir bilimkurgu/fantastik/polisiye okuruyum. İlk öykülerimi Kayıp Dünya’da yazarak öykü serüvenine başlamıştım. Yeni ve ufuk açıcı fikirlere çok açık olduğu için genellikle bilimkurgu yazmayı tercih ediyorum. 3 yıldan uzun süredir de BK Mikrohikaye’de her gün tek twitlik bilimkurgu mikro öyküler yazıyorum.

 

Altuğ: Bilim Kurgu Mikro Hikayeler büyük beğeni topladı ve bunu 3 yıldır -aksatmadan- sürdürüyorsunuz. Nasıl çıktı bu fikir? Nasıl sürdürüyorsunuz? 

Mehmet K: 2017 yılında Entropol Kitap’ın düzenlediği bir bilimkurgu Mikro Öykü yarışması vardı. Onun için bir şeyler yazarken, bir grafik tasarımcının beş yıl aralıksız her gün yeni bir çizim yaparak sitesinde ve Twitter’da çizimlerini yayınladığına dair bir haber okumuştum. O sıralar, başarısız da olsa, her gün yazmayı alışkanlık haline getirmeye çalışıyordum. Bu üç fikir birleşince ortaya BK MikroHikaye çıktı. Her gün bir twitlik bilimkurgu yazacak ve yayınlayacaktım. Böylece kısa da olsa hem her gün yazmış olacak, hem de herkese açık yayınlayacağım için kolay kolay vazgeçmeyecektim.

Başlamadan önce gerçekten yapabilir miyim diye birkaç gün yazabildiğim kadar çok bilimkurgu mikro öykü yazdım. Otuz civarı olmuştu. Eh, o zaman ben bu işi yapabilirim diyerek başladım. Ama ilk birkaç aydan sonra, kafamdaki hazır fikirler tükenince, epey zorlamaya başlamıştım. Fakat yaklaşık 200. öyküden sonra artık süreç rutin haline geldi ve o kadar zorlanmamaya başladım.

Öyküleri her gün akşam, günlük olarak yazıyorum. Sessiz bir yerde veya başka monoton bir iş yaparken 10-15 dakika fikirler üzerine beyin fırtınası yapıyorum. Öykülerin sayısı artık 1000’i geçtiği için en çok zorlayan şey kendimi tekrar etmemek. Bunun için başka öykülerde kullandığım fikirlere farklı açılardan yaklaşıyorum, bilindik klişeleri tersine çevirmeye veya daha önce hiç yazmadığım konularda bir şeyler bulmaya çalışıyorum.

 

Altuğ: Kısa hikayelerdeki fikirler çok güzel, ben de sık sık güne bir mikro hikayenizle başlayanlardanım. Büyük özveri. Kendi adıma teşekkür ederim. Pekiyi bir de bu projenin İngilizce ayağı var Twitter’da https://twitter.com/Micro_SciFi. Onda ilgi – alâka açısından durum nasıl? 

Mehmet K: Micro Scifi hesabını BK Mikrohikaye’nin 1. yılı tamamlandığında başlattım. Amaç geriden gelerek yazdığım öyküleri günlük olarak İngilizceye çevirerek yayınlamaktı. An itibariyle 1000 küsur takipçisi var. BK Mikrohikaye’nin Twitter takipçi sayısı da 3000 küsur civarı. Ama iki hesabın aldığı etkileşim miktarı birbirine yakın sayılır. İngilizce Twitter’da bilimkurgu/fantastik mikro öykü yazan birçok hesap var. ASmallFiction ve MicroSFF en ünlüleri olsa gerek. Burada potansiyel daha yüksek elbette ama sesini duyurabilmek de bir o kadar zor.

 

Altuğ: İngilizce mikro hikayeler Türkçe olanların çevirisi demiştiniz. Burada yaşadığınız zorluklar var mı?

Mehmet K: Öyküleri çevirmeye başlamadan önce Türkçe’den İngilizce’ye çeviri, özellikle de kurgu çevirisi, tecrübeli olduğum bir alan değildi. İngilizce hesabı açmamdaki amaçlardan biri de bu konuda biraz tecrübe kazanabilmekti aslında. Halâ ne kadar iyi olduğum tartışılır ama özellikle Türkçe’sinde bol kelime oyunları yaptığım veya Türkçe’nin nimetlerinden faydalanıp Twitter karakter sınırına sığdırmayı başardığım öyküleri uyarlamakta zorlanıyorum ve bu nedenle bazılarını es geçiyorum. Bunun dışında, Türkçe öykülerde genelde öyküdeki karakterin cinsiyetini belirtmeyi gerekli bulmuyor, bunu okurun hayal gücüne bırakmayı tercih ediyorum. İngilizcede dilin yapısı gereği bu çoğunlukla mümkün değil. Cinsiyeti belirten özneler kullanmak gerekiyor. Büyük bir sorun olmasa da öykülere katkısı bakımından düşünülmesi gereken bir ayrıntı.

 

Fatmagül: Mikro olmayan hikayeler üretmeye devam etmeyi düşünüyor musunuz?

Mehmet K: Evet. Özellikle mikro öykülerde yazdığım ama fikir veya hissettirdikleriyle aklımdan çıkmayan ve daha fazlası olmak isteyenleri uzun öykü olarak uyarlıyorum. Hatta bir mikro öykümden devşirerek yazdığım “Yazı Tura” öyküsü 2019 Türkiye Bilişim Derneği Bilimkurgu Öykü Yarışmasında ikinci olmuştu.

Yine başka bir mikrodan uyarladığım “Akılsız Ev” adlı öyküm de, 42 yazarın öyküsüyle birlikte Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Bilimkurgu Öykü Seçkisi 2020 içinde basılı olarak yer alacak.

Bu şekilde yazdığım ve yazmakta olduğum öyküler de önümüzdeki günlerde Kayıp Dünya ve başka mecralarda kendini gösterecektir diye umuyorum.

 

Pınar: Bazı hikayelerinizi çeşitli çevrim-içi ortamlarda e-kitap formatlarında yayınlıyorsunuz yanlış bilmiyorsam. E-kitap konusunda düşünceleriniz nedir? Sadece kısa hikayeler bazında değil, kullanımı, bedelleri açısından da düşüncelerinizi merak ediyoruz.

Bir e-kitap okuyucu kullanmadan önce ben de e-kitaplara karşı ön yargılıydım.
Mehmet K: Evet, daha çok kişiye ulaşması ve e-kitap okuyucularda okuma kolaylığı sağlama açısından öykülerimin ücretsiz e-kitap formatlarını da yayınlamaya çalışıyorum. Aynı şekilde, BK Mikrohikaye’nin de 1. ve 2. yıl öykülerini 365 Mikro Bilimkurgu I ve 365 Mikro Bilimkurgu II adı altında, Micro Scifi ilk yıl öykülerini de 365 Micro Science Fiction adı altında mümkün olduğu kadar çok e-kitap platformunda yayınladım.

Açıkçası, bir e-kitap okuyucu kullanmadan önce ben de e-kitaplara karşı ön yargılıydım ve kitabı elinde tutma, kokusunu içine çekme hissini veremeyeceğini düşünüyordum. Fakat alışmam hiç uzun sürmedi ve artık okumak istediğim kitabın e-kitap formatı varsa arşivleme, taşıma ve okuma kolaylığı yüzünden onu tercih ediyorum. Türkiye’de birçok yayınevinin e-kitaplara hala mesafeli duruyor olması ise üzücü.

 

Fatmagül: En çok etkileşim alan (yorum, beğeni vs.) hikayelerin ortak bir özelliği var mı? Mesela, güncel olaylarla ilgili olanlar, ya da aşk ilişkileri veya teknoloji ile ilgili olan hikayelerden, daha çok ilgi çekiyor diyebileceğiniz genel bir özellik var mı?

Mehmet K: Görebildiğim kadarıyla yok. Bazen üzerine çok uğraştığım veya iyi olduğunu düşündüğüm bir öykü çok az etkileşim alıyor, bazen de 5 dakika içinde düşünüp yazdığım bir öykü çok beğeniliyor.

Her halükarda, en başından beri bu duruma takılmıyorum. O gün elimden gelenin en iyisini yapıp bir öykü yayınlayabildiysem bunu başarı olarak kabul edip yoluma devam ediyorum.

Ben de yazdıklarımın daha çok insan tarafından okunmasını isterim elbette ama elimde olmayan şeyleri fazla sorgulamanın pek anlamı yok.

 

Fatmagül: Hikayelerinizin bilimsel altyapısı için yararlandığınız kaynaklar var mı? Örneğin “Tersine Gezegen” oldukça ilginç bir fiziksel gerçekliğe sahip. İlham veren teknolojik gelişmeleri nerelerden takip ediyorsunuz? 

Mehmet K: Bilimsel gelişmeleri genellikle çeşitli haber siteleri, podcastlar ve YouTube kanallarından takip ediyorum. Fikirler konusunda buralardan zaman zaman ilham alıyor olsam da, genellikle tam tersi oluyor. Aklıma daha önce bir yerde karşılaşmadığım bir fikir geliyor. Sonrasında bunu nasıl bilimsel bir temele oturtabilirim diye düşünüp araştırmaya başlıyorum.

 

Fatmagül: Yazma serüveni ilginç olan birkaç mikro hikayeyi bizimle paylaşır mısınız?

Mehmet K: Kelime kelime düz ve tersten okunduğunda da anlamlı olan bir öykü yazmak istemiştim. 1 saat kadar uğraşı süresiyle üzerinden en çok uğraştığım öykülerden biriydi. Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi tadında bir öykü ortaya çıktı.

Bir diğeri de içinde palindromlar (harf harf düz ve ters okunuşları aynı olan) geçen bir öyküydü. Bunun için de önce hoşuma giden palindromlar bulup bunun etrafına bir öykü inşa etmeye çalışmıştım.

 

Pınar: Bir mikro hikaye son halini alana kadar hangi safhalardan geçiyor?

Mehmet K: Genelde en uzun zaman alan kısmı daha önce yazmadığım bir şey bulmak için beyin fırtınası yapmak oluyor. Bazen bir kelimeden veya kulağa hoş gelen bir replikten yola çıkıyorum, bazen de öykü neredeyse her şeyiyle kafamda beliriyor. Bu aşamadan sonra öyküyü karakter sınırına bakmaksızın yazıyorum. Yazınca, vaktim varsa, taze bir gözle bakabilmek 5-10 dakika bir süre dinlenmeye bırakıyorum. Sonrasında geri dönüp, gözüme çarpan her kelimeyi tek tek silerek öykünün kafamdaki anlamını bozulup bozulmadığına bakıyorum. Amaçladığım anlamı ne kadar az sözcükle verebilirsem o kadar iyi. Düzenleme sürecinde, şiir kadar olmasa da, öykünün okunduğu zaman bir ritme sahip olmasını da sağlamaya çalışıyorum.

Altuğ: Viyana Gökleri hikayenizi çok beğenmiştim. Alternatif  Tarihi Kurgu diyebiliriz herhalde. Biraz da Steampunk. Macera! Bu tip çoklu disiplinleri bir arada kullanma konusunda örnek aldığınız veya esinlendiğiniz yazarlar var mı? 

Mehmet K: Sadece belli bir yazar veya kitap var diyemem. Öyküyü yazdığım sıralar Kenneth Oppel’in steampunk bir üçlemesi olan Matt Cruse serisini okuduğumu ve ilham aldığımı hatırlıyorum. Maalesef Türkçesi olmayan bir üçleme.

 

Pınar: Favori bir mikro hikayeniz var mı bu 3 yıllık macera içerisinde?

Mehmet K: Zor bir soru. Farklı kriterlere göre farklı öyküler seçebilirim sanırım. Ama tek bir öykü seçeceksek o da şu olur.

Yazdığım en şairane veya en zekice öykü değil belki ama benim için en canlısı. Gözlerimi kapadığımda kendimi kalabalığın arasında gökyüzünü aydınlatan süpernovaya bakarken hayal edebiliyorum. Evrenin ve mesafelerin akıl almaz büyüklüğü karşısında insanın çaresizliği her seferinde beni ürpertiyor.

 

Altuğ: Pekiyi bir de ilginç bir mikro hikayeniz var mı aklınızda yer eden?

Mehmet K: Ayna karşısında okunmasını amaçladığım bir öykü. Sürprizi bozmadan, öyküyü telefonunuzda açın ve aynadaki yansımasına bakarak okuyun.  🙂

Kayıp Dünya: Bu güzel sohbet için Mehmet Kardaş’a içtenlikle teşekkür ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz.

Okuduğunuz için teşekkürler

Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.

Düşüncelerini Paylaş



avatar

Kayıp Dünya

Kayıp Dünya Editörleri tarafından yayınlanmaktadır.

Yorum Yapılmamış

Yorum yazmak için tıklayın

Son Yazılarımız

44. Sayı Spotify’da

44. Sayı Spotify'da