Bilimkurgu Ön Okuma Ön Okuma

Ön Okuma: “VALIS” – Philip K. Dick

VALIS

Yazar: Philip K. Dick
Çevirmen : Nur Yener
Sayfa Sayısı : 344
Alfa Yayınları – Mart 2020

 

Pembe bir ışınla başlayan, kendine VALIS diyen gizemli bir zekânın ilettiği kutsal bir vahiy.

Kurmacaya karışan gerçek hayat, gerçek hayata sızan kurmaca. Gerçekliğin dokusu pembe bir ışınla yırtıldığında göreceklerimize kaçımız hazır olabiliriz ki?

PKD 1974 Martında bir diş operasyonu sırasında verilen ilacın etkisiyle tuhaf bir dini deneyim yaşadı. Bir şizofreni krizi miydi yoksa gerçekten mistik bir deneyim mi yaşamıştı? VALIS bu dönemin olağanüstü hikâyesidir. Delilik, paranoya, bölünmüş kişilikler, üç gözlü insanlar, tanrı, ölüm ve bir kedi.
VALIS sizi çağırıyor.

Ön Okuma

1

Atâşığı Fat’in sinir krizi Gloria’nın onu telefonla arayarak Nembutal’ı olup olmadığını sorduğu gün başladı. Kıza Nembutal’ı neden istediğini sordu ve o da kendini öldürmek istediğini söyledi. Gloria tanıdığı herkesi arıyordu. Şimdiye kadar elli tane bulmuştu ama işi sağlama almak için, otuz veya kırk tane daha gerekiyordu.

Atâşığı Fat hemen bunun kadının yardım isteme tarzı olduğu sonucuna vardı. Fat yıllardır insanlara yardım edebileceği aldanışı içindeydi. Psikiyatr bir keresinde ona iyileşmek için iki şey yapması gerektiğini söylemişti: uyuşturucudan kurtulmak (ki bunu yapmamıştı) ve insanlara yardım etmeye çalışmayı bırakmak (hâlâ insanlara yardım etmeye çalışıyordu).

Aslına bakılırsa, Nembutal’ı yoktu. Hiçbir çeşit uyku ilacı yoktu. Fat uyku hapı almazdı. O uyarıcı alırdı. Onun için Gloria’ya kendini öldürebileceği haplarını verme olanağı yoktu. Hem verebilseydi de bunu yapmazdı zaten.

“Bende on tane var,” dedi, çünkü kadına doğruyu söyleseydi telefonu kapatırdı.

“O halde sana geliyorum,” dedi Gloria, hap isterken kullandığı aynı mantıklı, sakin ses tonuyla.

O zaman kadının yardım istemediğini anladı. Ölmeye çalışıyordu. Tamamen çıldırmıştı. Gloria’nın aklı başında olsaydı, Fat’i suç ortağı yapacağı için amacını gizlemesi gerektiğini anlardı. Fat’in bunu kabul etmesi için, kızın ölmesini istemesi gerekirdi. Fat’in veya herhangi birinin bunu istemesi için herhangi bir neden yoktu. Gloria nazik ve uygar biriydi ve çok asit kullanırdı. Altı ay önce, ondan son haber aldığından bu yana, asitin zihnini enkaza çevirdiği belliydi.

“Neler yapıyordun?” diye sordu Fat.

“San Francisco’da Mount Zion Hastanesindeydim. İntihara kalkıştım, annem de beni hastaneye kaldırdı. Geçen hafta çıkardılar.”

“İyileştin mi?” dedi Fat.

“Evet,” dedi Gloria.

İşte o zaman Fat hafiften kafayı sıyırmaya başladı. O sırada bunu anlamadı ama anlatılamaz bir psikolojik oyunun içine çekilmişti. Çıkış yolu yoktu. Gloria Knudson kendi beyniyle birlikte onun, arkadaşının beynini de mahvetmişti. Muhtemelen şimdiye kadar benzer telefon konuşmaları yaparak altı-yedi kişiyi daha, onu seven bütün arkadaşlarını mahvetmişti.

Kuşkusuz annesini ve babasını da yıkmıştı. Fat onun o mantıklı ses tonunda nihilizmin arpını, boşluğun tıngırtısını duyuyordu. Karşısındaki bir kişi değildi; telefon hattının diğer ucunda refleks arkı gibi bir şey vardı.

O sırada bilmediği ise delirmenin bazen gerçekliğe verilen yerinde bir tepki olduğuydu. Mantıklı bir şekilde ölmek isteyen Gloria’yı dinlemek bu bulaşıcı havayı içine çekmekti. Bu bir Çin parmak kapanıydı, kurtulmak için ne kadar uğraşırsan tuzak o kadar daralıyordu.

“Şimdi neredesin?” diye sordu Fat.

“Modesto’da, annemle babamın evindeyim.”

Fat, Marin County’de yaşadığı için Gloria arabayla birkaç saat uzaktaydı. Onu böyle bir yolculuğa çıkmaya pek az şey ikna ederdi. Bu da deliliğin bir diğer ikramıydı: On Nembutal için gidiş dönüş üç saatlik araba yolculuğu. Neden sadece arabayı hurdaya çevirmiyor ki? Gloria bu mantık dışı davranışını mantıklı bir şekilde bile yapmıyordu. Teşekkürler, Tim Leary, diye düşündü Fat. Sana da uyuşturucu vasıtasıyla genişleyen bilinçten keyif almayı teşvikine de teşekkürler.

Fat, kendi hayatının tehlikede olduğunu bilmiyordu. 1971 yılıydı. 1972 yılında kuzeyde İngiliz Kolombiyası’nda, Vancouver’da, yabancı bir şehirde tek başına, yoksul ve korkmuş halde kendini öldürmeye çalışıyor olacaktı. Şimdilik bu bilgiden mahrumdu. Tek yapmak istediği Gloria’yı Marin County’ye gelmesi için ikna etmekti, böylece ona yardım edebilirdi. Tann’nın en büyük lütuflarından biri de sürekli gözlerimizi kapatmasıdır. Atâşığı Fat kederden deliye dönmüş bir halde 1978 yılında bileğini kesecek (Vancouver’daki intihar girişimi başarısız olmuştu), kırk beş adet kaliteli yüksükotu hapı yutup arabanın motorunu çalıştırarak kapalı bir garajda oturacak ve yine başarısız olacaktı.

Eh, beden zihnin bilmediği güçlere sahiptir. Gelgelelim, Gloria’nın zihni bedeni üzerinde tam bir kontrole sahipti: O akılcı bir deliydi.

Pek çok delilik tuhaf ve abartılı olanla özdeşleştirilebilir. Başınızın tepesine bir tava koyar, belinize bir havlu sarar, her tarafınızı mora boyar ve dışarı çıkarsınız. Gloria her zamanki gibi sakindi; nazik ve uygardı. Eğer eski Roma’da ya da Japonya’da yaşamış olsaydı hiç dikkat çekmezdi. Araba kullanma becerisini muhtemelen hiç kaybetmemişti. On Nembutal’ını almaya gelirken her kırmızı ışıkta duracak ve hız sınırını aşmayacaktı.

Ben Atâşığı Fat’im ve bunu çok gerekli olan tarafsızlığı kazanmak için üçüncü şahsın bakış açısından yazıyorum. Gloria Knudson’ı sevmiyordum ama ondan hoşlanıyordum. Berkeley’de o ve kocası şık partiler veriyordu, ben ve karım hep davet ediliyorduk. Gloria küçük kanepeler yapmak için saatler harcıyor, değişik şaraplar ikram ediyor, giyinip kuşanıyor ve kum rengi kısa kıvırcık saçlarıyla çok hoş görünüyordu.

Her neyse, Atâşığı Fat’in ona verecek Nembutal’ı yoktu ve bir hafta sonra Gloria, California Oakland’da Synanon Binasının onuncu katının penceresinden atlayıp MacArthur Bulvarının kaldırımına çarparak paramparça oldu.

Atâşığı Fat de mutsuzluk ve hastalığa, astrofizikçilerin bütün evreni bekleyen kader olduğunu söylediği türden bir kaosun içine uzun ve sinsi batışına devam etti. Fat zamanının ilerisindeydi, evrenin ilerisindeydi. Sonunda bu entropiye çöküşünü hangi olayın başlattığını unuttu; Tann bütün merhametiyle bizi geçmişe olduğu kadar geleceğe de kapatıyor. Gloria’nın intiharını öğrendikten sonra iki ay ağladı, televizyon izledi ve daha çok uyuşturucu aldı, kendi beyni de gidiyordu ama o bunu bilmiyordu. Tanrı’nın merhameti sonsuzdur.

Aslına bakılırsa, Fat karısını önceki yıl bir akıl hastalığı yüzünden kaybetmişti. Bu salgın gibiydi. Kimse bunun ne kadarının uyuşturucuya bağlı olduğunu bilmiyordu. Amerika’da bu dönem -1960 ile 1970 arası- bu yer, yani Kuzey California’nın Körfez Bölgesi bombok haldeydi. Size bunu söylediğim için üzgünüm ama gerçek bu. Şatafatlı terimler ve süslü teoriler bu gerçeği örtbas edemez. Yetkililer de peşinde oldukları insanlar kadar psikozluydu. Düzenin kopyası olmayan herkesi ortadan kaldırmak istiyorlardı. Yetkililer nefret doluydu. Fat polisin ona vahşi köpekler gibi dik dik baktığını görmüştü. Siyahi Marksist Angela Davis’i Marin County hapishanesinden çıkardıkları gün yetkililer hükümet binalarını altüst ettiler.

Bunu başlarına bela açabilecek radikalleri şaşkına çevirmek için yaptılar. Asansörleri devre dışı bıraktılar; kapılara sahte tabelalar astılar; bölge savcısını sakladılar. Fat bütün bunlar gördü. O gün kütüphaneden aldığı bir kitabı vermek için şehir merkezine gitmişti. Şehir kültür merkezinin girişindeki elektronik çemberde Fat’in elindeki kitabı ve kâğıtları yırtarak açmışlardı. Kafası karışmıştı.

Bütün gün kafası karışmıştı. Kafeteryada silahlı bir polis yemek yiyen herkesi izlemişti. Fat aklımı mı kaçırdım acaba diye düşünerek ve kendi arabasından korkarak eve taksiyle döndü. Aklını kaçırmıştı kaçırmasına ama diğer herkes de aynı durumdaydı.

Ben bir bilim kurgu yazarıyım. Fantazilerle uğraşırım. Benim hayatım bir fantazi. Yine de, Gloria Knudson California, Modesto’da bir kutunun içinde yatıyor. Fotoğraf albümümde cenaze çelenklerinin bir fotoğrafı var. Renkli bir fotoğraf, böylece çelenklerin ne kadar güzel olduğunu görebiliyorsunuz. Arka planda park etmiş bir VW var. Törenin ortasında sıvışarak VW’e girdiğim görülebiliyor. Daha fazlasını kaldıramadım.

Mezarlıktaki törenden sonra Gloria’nın eski kocası, ben, kocasının -ve Gloria’nın- gözü yaşlı bir arkadaşı mezarlığın yakınındaki şık bir restoranda geç bir öğle yemeği yedik. Garson kız bizi arkadaki bir masaya oturttu, çünkü hepimizin üstünde takım elbise ve kıravat olsa da üçümüz de hippilere benziyorduk. Hiç iplemedik. Ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Önceki gece Bob ve ben -yani, Bob ve Atâşığı Fat- arabayla Oakland’a Patton filmini izlemeye gittik. Fat mezarlıktaki törenden hemen önce ilk kez Gloria’nın anne babasıyla tanıştı. Merhum kızları gibi, ona son derece kibar davrandılar.

Gloria’nın birkaç arkadaşı onları birbirine bağlayan kişiyi anarak California’daki çiftlik evi tarzındaki evin banal oturma odasında dikildiler. Doğal olarak, Bayan Knudson çok fazla makyaj yapmıştı; biri öldüğü zaman kadınlar her zaman aşırı makyaj yapar. Fat ölü kızın kedisi Başkan Mao’yu okşadı. Glora’nın, elinde olmayan Nembutalları almak için boş yere Fat’in evine geldiğinde, kadınla geçirdiği birkaç günü hatırladı.

Açığa çıkan yalanını hiç bozmadan, neredeyse tepki göstermeden karşılamıştı Gloria. Öleceksen ufak tefek şeylere aldırmıyorsun.

“Onları ben içtim,” demişti Fat ona, yalan üstüne yalan atarak.

Kumsala, Point Reyes Yarımadasının büyük okyanus sahiline gitmeye karar verdiler, Gloria’nın sürdüğü (kızın bir an içinde kendisini ve arabayı yeryüzünden silebileceği Fat’in aklına gelmemişti) Gloria’nın VW’siyle yola çıktılar ve bir saat sonra birlikte kumların üstünde oturmuş ot içiyorlardı.

Fat onun neden kendini öldürmek istediğini öğrenmeye can atıyordu. .. Gloria’nın üstünde defalarca yıkanmış bir kot pantolon ve önünü boydan boya Mick Jagger’ın pis pis sırıtan suratının kapladığı bir tişört vardı. Kum çok hoş bir his verdiği için ayakkabılarını çıkartmıştı. Fat kızın ayak tırnaklarını pembeye boyadığını ve pedikürlü olduğunu fark etti. Yaşadığı gibi öldü, diye geçirdi içinden.

“Banka hesabımı boşalttılar,” dedi Gloria.

Bir süre sonra Fat kızın olayı ölçülü ve açık bir şekilde anlatmasından “onlar” diye bir şeyin olmadığını anladı. Gloria ince ince işlenmiş eksiksiz ve amansız bir delilik panoraması sergiliyordu. Bütün ayrıntıları dişçi aletleri kadar hassas aletlerle doldurmuştu. Hikâyesinde hiçbir boşluk yoktu. Fat onda hiç hata bulamıyordu, tabii herkesin ondan nefret ettiği, onun peşinde olduğu ve her yönden değersiz biri olduğu öncülü dışında.

Gloria konuşurken kaybolmaya başladı. Fat onun silinmesini izledi; muhteşemdi. Gloria, o ölçülü tavrıyla, konuşa konuşa, her kelimeyle varoluşunu sonlandırmıştı. Bu, nasıl desem ki diye düşündü Fat, hiçliğin buyruğundaki rasyonellik.

Gloria’nın zihni kocaman, becerikli bir silgi haline gelmişti. Şimdi ise geriye kalan sadece kabuğuydu; yani, içi boş cesedi. Şimdi ölü o, diye farkına vardı o gün plajda. Otun hepsini bitirdikten sonra yürüdüler ve su yosunlarından, dalgaların yüksekliğinden bahsettiler. Başlarının üstünde martılar gaklayarak frizbiler gibi süzülüyordu. Orada burada oturan veya yürüyen birkaç kişi vardı ama sahil genel olarak tenhaydı.

Tabelalar anafor uyarısı yapıyordu. Fat, Gloria’nın neden öylece şu kocaman köpüklü dalgalardan birinin içine yürümediğini bir türlü anlayamıyordu. Kızın kafasında neler döndüğünü bilemiyordu. Tek düşündüğü hâlâ ihtiyaç duyduğu ya da ihtiyaç duyduğunu hayal ettiği Nembutal’dı.

“En sevdiğim Grateful Dead albümü Workingman’s Dead,” dedi Gloria bir ara. “Ama kokain kullanmayı savunmamalılar bana kalırsa. Rock dinleyen bir yığın çocuk var.”

“Savunmuyorlar. Sadece şarkı kokain kullanan biri hakkında. Bu da onu dolaylı olarak öldürüyor; trenini parçalıyor.”

“Ama ben bu yüzden uyuşturucuya başladım,” dedi Gloria.

“Grateful Dead yüzünden mi?”

“Herkes bunu yapmamı istediği için,” dedi Gloria. “Başkalarının yapmamı istediklerini yapmaktan bıktım usandım.”

“Kendini öldürme,” dedi Fat. “Yanıma taşın. Ben yalnızım. Senden hoşlanıyorum. Hiç değilse, bir süre dene. Ben ve arkadaşlarım eşyalarını taşırız. Birlikte bir sürü şey yapabiliriz, bir yerlere gideriz, bugün sahile geldiğimiz gibi. Burası güzel değil mi?”

Gloria hiç sesini çıkartmadı.

“Eğer canına kıyarsan hayatım boyunca kendimi gerçekten berbat hissederim,” dedi Fat.

Daha sonra fark edeceği üzere, böylece ona yaşaması için bütün yanlış nedenleri saymıştı. Gloria başkalarına iyilik olsun diye yaşayacaktı. Fat yıllarca düşünse bundan daha kötü bir neden bulamazdı. Gloria’nın üzerinden VW ile geçse daha iyiydi. İntihar hatlarının başına kuş beyinlileri koymamalarının nedeni buydu; Fat bunu daha sonra Vancouver’da, kendisi de intihara meyilliyken İngiliz Kolumbiyası Kriz Merkezini arayıp bir uzmandan tavsiye aldığı zaman öğrenmişti.

Bununla o gün sahilde Gloria’ya söyledikleri arasında bir bağlantı yoktu. Gloria ayağına batan ufak bir taşı atmak için durarak,

“Bu gece senin evinde kalmak istiyorum.” dedi.

Bunu duyan Fat’in gözünde gayriihtiyari seks sahneleri canlandı.

“Kıyak,” dedi; o günlerdeki konuşma tarzı böyleydi.

Karşı kültürün neredeyse hiçbir anlam ifade etmeyen bir yığın tabiri vardı. Fat bunları grup halinde peş peşe sıralamayı alışkanlık edinmişti. Kendi şehvetine kanarak arkadaşının hayatını kurtardığını hayal ederken şimdi de öyle yapıyordu. Zaten pek matah olmayan muhakemesi dibe vurmuştu. İyi bir insanın hayatı nazik bir dengedeydi, Fat’in elinde tuttuğu bir dengedeydi ama Fat’in tek düşünebildiğiyse kızı yatağa atma olasılığıydı.

“Çaktım,” diye, boş konuşmaya devam etti, “Fevkalade.”

Gloria birkaç gün sonra öldü. O geceyi birlikte geçirdiler, tamamen giyinik olarak; sevişmediler. Ertesi gün öğleden sonra Gloria görünüşte ailesinin Modesto’daki evinden eşyalarını almak için arabayla ayrıldı. Bu Fat’in onu son görüşü oldu. Birkaç gün kadının gelmesini bekledi ve sonra bir gece telefon çaldı; arayan Gloria’nın eski kocası Bob’du.

“Şu anda neredesin?” diye sordu Bob.

Soru onu şaşırttı; evdeydi, telefonun bulunduğu mutfaktaydı. Bob’un sesi sakin geliyordu. “Buradayım,” dedi Fat.

“Gloria bugün intihar etti,” dedi Bob.

Bende Gloria’nın Başkan Mao’yu kollarında tutarken çekilmiş bir fotoğrafı var; diz çökmüş güTümsüyor ve gözleri parlıyor. Başkan Mao onun kollarından kurtulmaya çalışıyor. Sollarında Noel ağacının bir kısmı görülebiliyor. Arkasına Bayan Knudson düzgün harflerle şöyle yazmış:

Sevgimiz için minnet duymasını sağladık.

Okuduğunuz için teşekkürler

Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.

Düşüncelerini Paylaş



avatar

Kayıp Dünya

Kayıp Dünya Editörleri tarafından yayınlanmaktadır.

Yorum Yapılmamış

Yorum yazmak için tıklayın