Bilimkurgu Hikaye Hikayeler

Dünyanın Tüm Dertleri

Isaac Asimov (2 Ocak 1920 – 6 Nisan 1992), Yahudi asıllı Amerikalı yazar ve biyokimyacı.

Pek çok konuda yapıtları olmasına karşın, bilimkurgu eserleri ve popüler bilim kitapları ile tanınmıştır. Kurgu olmayan çok sayıda eserinin yanı sıra fantezi dalında da yazmıştır. Dewey Onlu Sınıflama Sistemi’ndeki felsefe hariç tüm ana dallarda eserleri vardır. Asimov ortak görüşle bilimkurgu dalının ustasıdır. Robert A. Heinlein ve Arthur C. Clarke ile birlikte yaşadığı dönemde “üç büyük” bilimkurgu yazarından biri olarak kabul edilmiştir.

Bu hikâye ticari bir kaygı olmaksızın, paylaşım amacıyla yayınlanmıştır.

 

Multivac dünyadaki en büyük bilgisayardı. Onun görevi olgulardı: Bunları alır, depolar, dener ve dağıtırdı. Washington’daydı ama haber ve sorularını tüm dünyadan alırdı ve yanıtlarını her ülkenin her kasabasına kadar gönderirdi. Bir çalışanlar ordusu, ona daimi soru bulurdu. Diğer işçiler, içinde dolaşır ve bakımını yaparlardı. Multivac’ın özel işlevi, Dünya’daki herkes hakkında bilgileri içerirdi. Her gün, dört milyon olgu ona ulaşırdı ve en çok şu soruyu yanıtlardı:

“Yarın ne olacak?”

Her kent, dünyanın neresinde olursa olsun, bu raporu alırdı. Ve Dünya Raporunun tamamı, Washington’daki Düzeltme Kuvvet Merkezine giderdi.

Bernard Gulliman sadece üç haftalık başkandı. Her sabah ulaşan Dünya Raporundan korku duymazdı. Bu, on beş santim yüksekliğindeki kâğıt yığının hepsini okumasına gerek yoktu, bunu biliyordu, (zaten imkânsızdı.) Fakat kağıtlara hızlıca göz atmadan da edemezdi. Her zamanki dertler, problemler, kazalar… ve sonra… Bir şey şaşırttı onu. Cinayet! Telefon düğmesine dokundu ve Ali Osman’ın çehresi, ekranda belirdi.

“Ali,” dedi Gulliman, “Bugün biri öldürülecek. Alışılmadık bir sorun mu var?”

“Hayır efendim. Ekrandaki gözler parlak ve dikkatliydi. Cinayet belirli değildir. Multivac numarasına dikkat ettiniz mi?”

Multivac, her probleme bir numara verirdi. Eğer bir şey gerçekten olacaksa, numarası 100’dü. Eğer bir şey sadece olasılıksa, numarası daha düşüktü.

“Buna dikkat ettim.” dedi Gulliman. “Numara sadece 15 fakat, başkanlığım sırasında bir cinayet olayı istemiyorum. Küçük sorunlar için özürleri kabul edebilirim ama bir cinayet işlenirse büyük sıkıntıya girersin. Anladın mı?”

“Evet efendim, Multivac’ın belirttiği kente mesaj ilettik, adamlarımız inceliyorlar.”

“Çok iyi,” dedi Gulliman.

Ekranın düğmesine tekrar bastı ve görüntü silindi. Bu cinayet, Gulliman için önemliydi. Düzeltme Kuvvet Merkezi Başkanı, bir yıl boyunca yönetimde bulunurdu, daha fazla değil. Son başkanın zamanında dünyada beş cinayet işlenmişti. Gelecekte birkaç tane olacaktı muhakkak. Fakat Gulliman’in büyük bir arzusu vardı: Cinayetsiz bir yıl. Bu, onun için büyük bir şanstı: Yıl boyunca cinayetsiz bir başkan!

* * * * *

Ben Manners, kendini Baltimore’un en mutlu 16’lığı olarak düşündü. Ağabeyi Mike, 18’indeydi ve bugün gençlik töreni günüydü. Mike;

“İki yıl sonra, 18’inde olacaksın ve bu senin dönüşün olacak,” demişti. “Niçin gelip bakmıyorsun, neler oluyor?”

Böylece Ben törene katılmış ve seyretmişti. Baltimore’dan binlerce 18’lik genç gelmişti. Bir adam onlara şöyle hitap etmişti:

“Tünaydın, gençler. Bu yılki Baltimore Gençlik Töreninden sorumluyum. Çoğunuz test için beni görmüştünüz, önceden. Multivac, sizler hakkında çok şey biliyor. Fakat yeterli değil. Bugüne kadar, Multivac sizleri birer kişi olarak tanımlamamıştı. Aileleriniz sizler hakkında Multivac’a rapor vermişlerdi, ama şimdi bu görevi sizler yükleniyorsunuz. Artık büyüdünüz. Multivac’a her şeyi anlatmalısınız; düşüncelerinizi, sırlarınızı, her şeyi… Böylece Multivac sizleri tam olarak tanıyabilir. Sizi anlar, bugününüzü ve yarınınızı bilir, sizi gözetir. Tehlikedeyseniz, hisseder. Eğer biri sizi incitmek isterse, anlar. Eğer birini incitmeye karar verirseniz, fark eder. Şimdi Multivac sizler hakkında pek çok soru soracak. Bunları tamamen ve sıkılmadan yanıtlayın. Unutmayın: Yalan söylerseniz, Multivac anlar.”

Konuşmalar, raporlar, sorular, cevaplar… Sonunda Gençlik Töreni bitmişti, iki kardeş evlerine döndüler. Dış kapıda durduklarında, soğuk yüzlü bir polis kâğıtlarını inceledi. Evde, anne ve babaları, üzgün ve şaşkın oturuyorlardı. Babaları Joseph Manners, birdenbire yaşlanmış görünüyordu, îki oğluna baktı ve:

“Tutuklandım!” dedi.

“Niçin?” diye sordu büyük oğlu Mike.

“Bilmiyorum, oğlum! Gerçekten de suçumu bilmiyorum.”

“Fakat polis, kimseyi yapmadığı bir şeyden dolayı tutuklayamaz. Bir şey ‘Düşünüyor‘ olmalısın! Kötü bir şey!”

“Hayır!”

Bayan Manners, öfkeyle bağırdı:

“Asıl onlar, onun bir şey yapacağını düşünüyorlar. Nasıl yapabilir? Evimizin çevresinde bir düzine polis var.”

“Ne yapacağımı sanıyorlar? Birini öldürmek mi?”

“Söylemediler mi?” dedi Mike.

“Hayır!”

Bunun dışında, sorulan hiçbir soruyu yanıtlamadı. Kapı arkalarından kapandıktan sonra, Ben Manners, birden kendini güçlü hissetti. Multivac’ın bu sorunun yanıtını bildiğine emindi. Herhangi biri, Multivac’dan yardım isteyebilirdi. 18 yaşındakiler dışında herkes… Ben, arka kapıya koştu. Kapıdaki polis, kâğıtlarına şöyle bir göz attı ve gitmesine izin verdi. Dünyanın her yanında bir Multivac binası vardı. Herkes gidip Multivac’a soru sorabilirdi. Her an, milyonlarca elektrik girdisi, kişilerin sorularını yanıtlıyordu. Cevaplar bazen kesin olmuyordu fakat en yakın olasılığı belirliyordu. Ve herkes bunun en iyi yanıt olduğunu düşünerek, inanıyordu.

Harold Quimby, Baltimore’daki Multivac binasından sorumluydu. Önünde, kadın ve erkeklerden oluşmuş uzun bir kuyruk vardı ve kuyruğun başında 16 yaşında bir çocuk duruyordu. Bakmadan:

“5-B kapısı,” dedi.

Ben, “Ona nasıl soru sorabilirim, efendim?” diye sordu.

“İçeride sadece bir yazı makinesi vardır. Tuşlara basacaksın, sorunu harfleyeceksin. Multivac anlayacaktır. 5-B Kapısı’na git, eğer yardım istersen, sağdaki kırmızı düğmeye bas, birisi yardıma gelecektir. Koridora gir, delikanlı. Solda…”

5-B Kapısı’nın ardında, Ben Manners, sorusunu ağır ağır yazdı: “Adım Ben Manners, numaram MB -71833412. Babam Joseph Manners tutuklandı fakat nedenini bilmiyor. Ona nasıl yardım edebiliriz?”

Oturup bekledi. Multivac’ın içinde sözcükler elektrik mesajlarına dönüştü. Başka milyonlarca mesaj birleşti ve daha fazla olgular eklendi; bunlardan Multivac en iyi sonucu çıkardı ve kart göründü. Üzerinde bir yanıt olmalıydı – uzun bir yanıt.

“Sürat yoluyla hemen Washington’a git. Connecticut Caddesinde in. Üzerinde MULTIVAC yazılı özel bir kapı göreceksin. Görevli bir polisle karşılaşacaksın. Ona, Dr. Trumbull’a verilmek üzere bir haberin olduğunu söyle. İçeri girmene izin verecektir. Koridor boyunca yürü. Üzerinde TEHLİKE-ELEKTRİK yazılı küçük bir kapıya varacaksın, îçeri gir ve oradaki kişiye: ‘Dr. Trumbull’a haberim var.‘ de. Geçmene izin verecekler. Sonra…”

Oldukça garip bir yanıttı bu; yine de Ben, bundan kuşkulanmadı. Multivac yanılmazdı. Sürat yoluna doğru koşmaya başladı.

“Dr. Trumbull’a haber!” dedi Ben Manners.

Masadaki adam, geçmesine izin verdi. Ben, kartına baktı ve büyük makineye doğru yaklaştı. Küçük siyah düğmeyi arıyordu. Ona basmalıydı ve kırmızı ışığı beklemeliydi ve tekrar basmalıydı… Böyle yazıyordu. Birden, ardından şiddetli bir darbe yedi. İki kişi, kollarından yakalayıp kaldırıverdiler. Ayakları yerden kesilmişti. Polislerden biri:

“Bizimle gel delikanlı, dedi. Nihayet seni yakalayabildik!”

* * * * *

Ali Osman, Gulliman’a olanları anlatırken;

“Son anda çocuğu durdurabildik,” dedi. “Siyah düğmeye dokunsaydı, ne olacağını biliyorsunuz. Binlerce elektrik kablosu yanacaktı. Bir aylık onarım. Ne dersiniz? Multivac kendini yok etmek mi istiyor? Ben Manners, Dr. Trumbul’a haber götüren çocuklardan, birine benziyordu ve Multivac bunu biliyordu. Onu kimsenin durduramayacağının da farkındaydı.”

“Niçin bu aileyi seçti ve bize yanlış isim verdi?” diye sordu Gulliman.

“Güzel bir komploydu. Bize katil adayı olarak babanın adını verdi, çocuğun gelip kendisine soruyu soracağını biliyordu. Babası tutuklanmıştı, çünkü Multivac onu suçluyordu. Multivac, ilk kez böyle bir şey yapıyor. Oysa böyle bir sorunun başlayacağını rapor etmeliydi. Bize gerçek Multivac numarasını vermeliydi. Yanlış şeyler yapıldığında denetliyoruz fakat Multîvac öğrenecek. Hızla. Pratiği var. Bizden sır saklamasını öğrenecek. Raporuna yanlış şeyler işlemeye başlayacak ve asla anlayamayacağız. Zamanı gelince de Multivac kazanacak!”

Gulliman, öfkeyle bağırdı;

“Fakat neden, neden, neden? Ne istiyor?”

“Elli yıldan beri tüm problemlerimizi Multivac’a yükledik. Kendimiz hakkında olmadık sorular sorduk. Hatalarımızı düzeltmeye, bizi yönlendirmeye çalıştı. Sorunlarımızı, sırlarımızı anlattık. Ve sonunda, bir makine gibi değil, bir insan gibi düşünmeye başladı. Multivac, tüm sorunlarımızı, dertlerimizi yüklendi. Dünyanın tüm dertlerini… Ve yoruldu.”

Gulliman, başını elleri arasında aldı; söyleyecek sözü yoktu.

“Bay Gulliman, Multivac’a bir soru sorabilir miyim?” dedi Ali Osman.

“Buyrun, sorun!”

Osman, tuşlara dokundu: “Multivac, en çok istediğin nedir?”

Soruyla cevap arasındaki kısa sürede, kimse soluk almadı. Kısa, yumuşak bir ses ve bir kart. Sadece küçük bir kart. Üzerindeki ufak siyah harfler, sorunun yanıtıydı;

“ÖLMEK İSTİYORUM!”

Okuduğunuz için teşekkürler

Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.

Düşüncelerini Paylaş



avatar

Isaac ASIMOV

Pek çok konuda yapıtları olmasına karşın, bilim kurgu eserleri ve popüler bilim kitapları ile tanınmıştır. Kurgu olmayan çok sayıda eserinin yanı sıra Fantezi dalında da yazmıştır. Dewey Ondalık Sınıflandırma sistemindeki Felsefe hariç tüm ana dallarda eserleri vardır. Asimov ortak görüşle bilim kurgu dalının ustasıdır, Robert A. Heinlein ve Arthur C. Clarke ile birlikte yaşadığı dönemde "Üç Büyük" bilim kurgu yazarından biri olarak kabul edilmiştir.

Yorum Yapılmamış

Yorum yazmak için tıklayın

Son Yazılarımız

44. Sayı Spotify’da

44. Sayı Spotify'da