Bilimkurgu Bilimkurgu Hikaye Hikayeler

Zamanın Çok Kısa Tarihi

Kreşte ufak bir tadilat yapılması gerekiyordu ve bugün 3 saat geç açılacaktı. Normal bir günde Adem, ofise gelmeden önce kızını kreşe bırakır, akşam iş çıkışında da alırdı. Ama bugün Nadya’yı yarım günlüğüne işe getirmekten başka çaresi kalmamıştı. Patronun bu işe ne diyeceği bir yana ele avuca sığmaz Nadya ile üç saat geçirmek zorunda oluşu bile yeteri kadar canını sıkıyordu.

Ofise, saat sekizde geldiler. Adem’in Nadya’yı kendi masasına götürmesi iki dakika sürdü. Nadya’ya oyalanması için bir kağıt ve kalem vererek “ilk yüz asalın çarpımı”nı hesaplamasını istedi. Nadya’nın problemi çözmesi 2 dakika 10 saniye sürmüştü. Ama Adem’in bir an önce çalışmaya başlaması gerekiyordu. Bu kez Nadya’yı daha uzun süre oyalayacağını ümit ederek “birden yüz bine kadar rastgele seçilen bir sayının asal olma olasılığı”nı hesaplamasını istedi. Soruyu duyunca Nadya’nın kaşları çatılmıştı. Adem, Nadya’dan uslu uslu oturup problemi çözmesini ve o dönene kadar bir yere ayrılmamasını söyleyerek toplantı odasına gitti.

Nadya’nın problemi çözmesi tam olarak 6 dakika 22 saniye sürdü. 3 dakika 14 saniye boyunca sabırsızca babasını bekledi. Sonra da babası gelene kadar ufak bir keşfe çıkmasının hiç de sakıncası olmayacağının düşünerek diğer ofislerin bulunduğu koridora çıktı.

Koridor boyunca sıralı birçok oda vardı. Hepsi birbirinin aynı görünüyordu. Koridor boyunca ilerleyerek gözüne kestirdiği bir kapıyı denemeye karar verdi. Hafifçe aralayıp göz attığı kapının üzerinde olasılıksızlaştırma ofisi yazıyordu. İçeride ise sürekli ışıkları yanıp sönen ve garip sesler çıkaran bir cihaz ile hiçbir şey yapmadan cihazı seyreden bir operatör vardı. Odanın karanlık havasından hoşlanmayan Nadya başka bir odayı denemek üzere koridora çıktı.

Sıradaki odada birbirleri ile dans eden bir çift vardı. Birbirleri ile duygusal olmaktan çok mekanik bir dans sergileyen çift Nadya’nın hoşuna gitmemişti. Kozmik harmoni ofisinin kapısını kapatarak bir başka bir odaya doğru yöneldi.

Kıyamet senaryoları yazılı ofisten bağırış çağırışlar geliyordu. İçeride kavga eden bir oda dolusu insan vardı. Nadya hızlıca oradan uzaklaşarak koridorun sonuna doğru ilerledi.

Koridorun en son odasının üzerinde “Girilmez” yazıyordu. Nadya içeri girmemek için hiçbir neden göremedi. Ancak kapı diğerlerine göre biraz daha zor açılıyordu. Zorlayarak da olsa açmayı başardı ve içeri girdi ancak küçük odanın içinde, üzerinde “Sakın Girmeyin” yazılı bir kapıdan başka hiçbir şey yoktu.  Bu kapıyı da açtığında üzerlerinde sırasıyla “Yasak Bölge”, “Girmek tehlikelidir”, “Girmek çok tehlikelidir”, “Uzak durun” ve “Girmeyin Demedik mi?” yazılı kapıların olduğu odalar vardı. birer birer hepsini geçtikten sonra uzunca bir koridora ulaştı.

Koridor boyunca sıralanmış ekranlar vardı. bazılarında sürekli değişen görüntüler, bazılarında renkleri giderek solan görüntüler ve bazılarında da sadece karanlık vardı.  koridorda ilerlerken ilgisini çeken bir ekrana gözü takıldı. Karışık renkler ve görüntüler cümbüşü Nadya’nın izlemeye başlaması ile durağanlaştı.

Nadyanın babasının ofisinden çıkıp koridora ulaşması tam olarak 5 dakika 21 saniye, ilginç görüntülerin olduğu ekranı bulması ise 1 dakika 3 saniye sürmüştü.

Ekranda görülen sonsuz ışıklar giderek büyümeye başladı ve ekranda mavi bir gezegen belirdi. Gezegenin üzerindeki mavi ve kahverengi alanlar sürekli yer değiştiriyordu. Bir ara tüm kahverengi alanlar bembeyaz oldu, ardından da yemyeşil. Derken ekranın sağ alt köşesinde “Dikkat, bilinç gelişimi saptandı” uyarısı çıktı. Uyarıyla beraber ekrandan bip bip sesleri gelmeye başladı. Görüntü hızla değişirken uyarılar da değişiyordu. “Ters olasılık istikameti” uyarısının ardından sırasıyla

“Eksi evrime yönelim”,

“ Bilinç sapması tespit edildi”,

“Tür içi cinsiyet ayrımı tespit edildi”

“Tür içi ırk ayrımı tespit edildi”,

“Kitlesel imha tespit edildi”

“Hakimiyet güdüsü bozukluğu tespit edildi”

Uyarı, Acil düzeltme gereksinimi

“Ekosistem çöküşü başlangıcı”

Uyarı, Acil düzeltme gereksinimi

Yazıları ardı ardına çıkmaya başladı.  Ekran kırmızı uyarılarla dolmuş, bip bip sesleri koridoru inletmeye başlamıştı. Nadya koridorun başında kendisine doğru koşarak gelen babasını görünce ekranı izlemeyi bıraktı.

Babası kıpkırmızı olmuş yüzü ile bir yandan Nadya’nın elinden tutarak onu dışarı çıkartırken bir yandan iletişim cihazı ile bir görüşme yapıyordu.

 

–          Evet efendim.

–          Evet buldum. Kızım Nadya’ymış.

–          Evet, henüz bu sabah başlattığımız evrenlerden biriymiş. Ama sorunu fark ettikten çok kısa bir süre sonra müdahaleyi kestim.

–          Hayır efendim. Kızımın ekranı izlediği sırada gözlemci olduğunun farkında olduğunu sanmıyorum.

–          Tabii ki bir gözlemcinin sonsuz olasılığı teke indirdiğini biliyorum.

–          Evet efendim bilinçli varlık oluşmuş. Bilinci beyin adlı organik bir sistemde inşa eden bir organizma.

–          Zarar çok büyük değil efendim. Cinsiyetler arası baskı kurulmuş, kendi içlerinde de hiyerarşik bir tahakküm mekanizması geliştirmişler. Birkaç bin tane savaş, birkaç yüz soykırım, küresel ısınma ve teknolojinin kontrolsüz kullanımı sonucu ekolojik bir felakete doğru yönelmişler. Ama  bu gerçekleşmeden önce gözlemciyi ekrandan ayırdım.

–          Evet efendim gözlemci derken Nadya’yı kastediyorum.

–          Elbette kozmik düzenleme ofisinin çalışma disiplinini ve önemini biliyorum.

–          Müdahale evrenin 19. Dakikasında gerçekleşmiş.

–          Aslında çok da uzun bir zaman değil. Bilinç seviyelerinin yükselmesi ve sapmaları düzeltebilmemiz için hala zaman var.

–          Evet hala ilkeller ama gözlemcinin müdahalesinin negatif olasılık ayıklayıcıyı devre dışı bıraktığını da dikkate alın.

–          Hayır efendim, evrende başka bilinç gelişmemiş.

–          Peki efendim. O zaman evreni düzenleme sisteminden çıkarıyorum. Peki müdahale yapmadığımız evrenin birkaç saat içinde yok olacağına emin misiniz?

–          Tamam efendim kızıma göz kulak olacağım.

 

Okuduğunuz için teşekkürler

Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.

Düşüncelerini Paylaş



avatar

Fatmagül Bolat

1981 doğumluyum. Peyzaj Mimarıyım. Her zaman bilimkurguya ilgim olsa da dönüm noktası, Tübitak Kaçkarlar Doğa Eğitiminden Doğa Felsefesi Dersini veren Prof.Dr. İhsan Fazlıoğlu'nun bana "Mutlaka Asimov okumalısın" tavsiyesi oldu. Arada bilimkurgu öyküleri de yazıyorum.

4 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

Son Yazılarımız

44. Sayı Spotify’da

44. Sayı Spotify'da