Bilimkurgu Hikaye Hikayeler

Olorinla

Çalışma masası ile sandalye, yatak ve küçük bir kütüphaneden oluşan odasında kitap okumakta olan adam, kapının açılmasıyla birlikte kafasını kaldırdı. “Yemek zamanı ne çabuk gelmiş.” diye düşündü. Sabah kahvaltısından beri yaklaşık sekiz saat geçmişti. Günün ikinci ve son öğününü getiren görevli, masaya doğru yavaşça ilerledi. Toparlanmaya çalışan adamın açık durumda olan kitapları kaldırmasını sabırla bekledi ve tepsiyi masanın üzerine bıraktı. Haftalardır her sabah ve akşam aynı biçimde devam eden bu ritüel, görevlinin konuşmaya başlamasıyla ilk defa bozuluyordu.

“Efendim, yarın kabul görüşmenizin yapılacağını bildirmem istendi. Sabah kahvaltısından sonra, büyük salonda.”

Oturmakta olan adam uzun süredir beklediği haberi almanın şaşkınlığıyla bir süre durakladı. Bu gelişmeyi daha sonra sindirmeye karar vererek nazikçe teşekkür etti.

“Sabırla bekleyeceğim.”

Görevli odadan çıkarken Raklin Kurl heyecanını gizlemekte zorlanıyordu. Hayallere dalmadan önce sevincini bir süre daha yaşamak istediğini fark etti; detaylarla ilgilenmeden, olduğu gibi…

Üç haftadır bu modern hücrede hapisti. Odadan çıkmaması rica edilmiş ve kendisine haber verilene kadar beklemesi istenmişti. Her ne kadar özgürlüğü kısıtlanmış olsa da, başına gelmesini peşinen kabul ettiği koşullar içerisinde en zararsız olanı buydu. Hatta esaret altında olduğunu söylemeye bile dili varmıyordu. Onlarca raf dolusu kitapla bir arada kalma fırsatı yakalamıştı. Hiç okuma şansı bulamadığı, varlığından bile haberdar olmadığı yüzlerce kitap. Özellikle felsefe ile ilgili olanları çok ilgisini çekmişti. İlk çağdan itibaren büyük filozofların düşüncelerini anlamaya çalışmış, yeni şekillenen görüşlere esin kaynağı olan fikirleri detaylı olarak incelemeye gayret göstermişti. Düşüncenin kudreti ve insan zihninde açabileceği yolları anladıkça hevesle okumaya devam etti. Kitaplarla sınırsız zaman geçirme lütfunun yanında her gün iki saatlik sohbet seansları da yapılıyordu. Bilgisine ve düşüncelerinin derinliğine hayranlık duyduğu kişilerle tadına doyulmaz görüşmeler yapıyor, hem Nomotarm hem de insanlık hakkında eşsiz bilgilerle doluyordu. Olanaksız olduğunu bilse de, bir çok defa bu odada sonsuza dek kalmayı hayal ederken yakaladı kendini. Şansı yardım eder de kabul edilirse, kitap okuyarak, sohbet ederek ve düşünerek geçirebileceği uzun yıllara sahip olacağını bilmek umut vericiydi.

Mornham’dan bir ay önce kaçmıştı; otuz sene önce aynı gezegende iki farklı dünya oluşmasına neden olan Büyük Atılım esnasında çizilen kaderini değiştirmek için cesur bir adım. Yirmi birinci yüzyılın sonunda, uzun süre perde arkasında işleri idare eden yapay zekanın kontrolü ele almasına karar verilmişti; daha düzenli bir toplum, refah ve barış için. Onlarca yıl süren sistematik bir bilgi toplama döneminin sonunda Olorinla seçimini açıklamış, vatandaş olarak kalmasına izin verilecek olanlar ve toplum içinde yaşama hakkı elde edemeyenler ayrıştırılmıştı. Büyük Atılım ile yeni bir düzen kurulmuş, ideal vatandaşlarla yepyeni yerleşim alanları oluşturulmuştu. İnsanlığın bin yıllardır süre gelen hayali artık gerçekti: ideal insanlardan oluşan örnek toplum. Tüm askeri güce hükmeden Olorinla için hak etmeyenleri dışarıda tutmak zor olmamış, vatandaşların huzuru ve düzenin devamı kolayca garanti altına alınmıştı.

Karar kesin olsa da diğer tarafa geçmeye çalışanların varlığı ortadan kalkmıyordu. Raklin Kurl gibi gözü pek kimseler Büyük Atılım’dan beri şanslarını deniyorlardı. Ne var ki yüzlercesi canlarından olmuştu. Yapay zekanın sonsuz kudretine rağmen, uzun yıllar sonra ilk defa bir kaçak başarılı oluyordu. Barış ve insanca yaşam uğruna daha niceleri denemeye devam edecek ancak pek azı Raklin Kurl kadar şanslı olacaktı. Yaptığı seçimlere hakaret, gücüne karşı bir başkaldırı olduğunu düşündüğü bu girişimleri cezalandırma konusunda Olorinla son derece katıydı.

Raklin Kurl, kaçışı ile ilgili detayları zihninden silmek istiyordu. Yola birlikte çıktığı beş arkadaştan sadece kendisi başarılı olabilmişti. Özgürlük uğruna bedel ödemeye hazır biçimde, cesaretle atılmışlardı tehlikeye. Hayatta kalma korkusuyla gerçek anlamda yüzleştiklerindeyse, insanın deneyimlemediği konular hakkında haddinden fazla cüretkar bir varlık olduğunu acı şekilde anlamışlardı. Oturduğu sade odada Bay Kurl’un aklında yine benzer düşünceler canlanıyordu: “İnsan olmak belki de bu anlama geliyordur.” diye geçirdi içinden. “Çizilen yoldan sapmayı başarabilmek. Hayvanlardan ya da makinalardan bizi ayıran yegane fark.” Kısa sürede okuduğu kitaplar, düşüncelerin kökenleri ve fikirlerin uyarlanması konusunda daha yetkin olmasını sağlamıştı. Eğer kabul edilirse bu konularda bol bol okuyacak ve düşünecekti.

*  *  *  *  *

Bitmek bilmeyen gece sona erip kahvaltısı odaya geldiğinde heyecanı büsbütün arttı. Aç olduğundan değil, fiziksel bir sorun yaşamamak için birkaç lokma atıştırıp gözleri kapıda beklemeye koyuldu. Sınırı geçmeye çalışırken duyduğu heyecandan çok daha fazlasını hissediyordu. Ancak bu defa duygularının kökeninde korku değil umut vardı. Umudun heyecanını daha önce hiç hissetmemişti, güzel bir duygu olduğuna kanaat getirdi. “Belki bu da insanlara özgüdür.” diye akıl yürütmeye başlamışken kapı açıldı. Büyük salona doğru yürürken dizleri titriyordu. On bir kişiden oluşan kabul komitesinin karşısında kendini biraz olsun toparlamayı başardı. Saçları tamamen beyazlamış bir kadın söze girdiğinde ummadığı biçimde rahatlamıştı. Tane tane konuşan ve herhangi bir cihazdan yardım almayan kadının sesi çok net biçimde duyuluyordu;

“Raklin Kurl. Adım Uloki Nre, Kabul Komitesinin Başkanıyım. Bugünkü oturumda komite adına konuşma görevi bana verildi. Nomotarm’a kabul için yaptığınız başvuruyu değerlendirdik. Kararımızı açıklamadan önce size bazı konularda bilgi vermemiz ve sorular sormamız gerekiyor. Başlamadan önce söylemek istediğiniz bir şey var mı?”

Genç adam kafasını iki yana salladıktan sonra Uloki Nre konuşmaya devam etti:

“Siz vatandaşlar, burada olandan tamamen farklı bir toplumsal düzen içerisinde yaşıyorsunuz. Olorinla’nın kurduğu ve adına Mornham denilen dünya aslında insanların değil, makinaların düzenidir. Makina gibi davranabilecek, kendisini insan olarak tanımlamamıza yarayan özelliklerin hepsinden vazgeçebilecek kişilerden oluşan bir toplum inşa edildi. İtaat eden, düşünce üretmeyen ve sadece kendisine biçilen rolü koşulsuz olarak oynayabilecek insanlardı üyeleri. Biz vatandaşlığı hak etmeyenlerse kendi halimize bırakıldık. Gücümüz yoktu ve tehdit oluşturacak durumda değildik. Onların önemli olarak nitelendirdiği hiçbir özelliğimiz yoktu. Bu nedenle bizi yok saydılar. İyi ki de öyle yaptılar, Büyük Atılım o zaman gerçek anlamını kazandı. Artık her türlü hırstan ve gelişim köleliğinden uzak bir toplum kurma şansına sahiptik. Sanat, özgür düşünce ve gerçek dayanışma. Herhangi bir çıkar ya da güç uğruna değil; kendimiz için, her bir bireyin aynı anda mutlu olmasını sağlayacak bir düzen için çalıştık. Sesi çok çıkan ve düşünceleri yönlendirecek araçlara sahip olan azınlığın değil, çoğunluğun mutluluğuydu hedefimiz. Gördüğün gibi bunu büyük oranda başardık. Nomotarm sana orada sahip olduğun bir çok şeyi veremeyecek; teknoloji, modern yaşam, kariyer. Tek vaadimiz mutlu bir insan olmanı sağlamaktır. Toplumumuzun herkesle eşit bir bireyi olacak ve eğer kabul edersen, Mornham’daki yaşam hakkında bilgi sağlayarak, dünyanın geleceğine dair yapılan çalışmalarda yer alacaksın. Ne diyorsun?”

Raklin Kurl’un dili tutulmuştu. Olorinla’nın hapishanesinden, o ideal vatandaşlardan oluşan örnek toplumdan kurtulma hayalinin gerçek olduğuna inanamıyordu. Büyük bir sevinçle “Evet!” demek üzere ağzını açtı. Ancak ne kadar çabalasa da sesi çıkmıyordu. Bir kere daha denedi. Bu defa sesini çıkartamadığı yetmiyormuş gibi bedenini ayakta tutabilecek enerjisinin de kalmadığını hissetti. Yere yığılırken aklında “Evet.” diyememenin üzüntüsü vardı.

Hiçbir işe yaramayan Nomotarm halkının kendisi ve yarattığı toplum hakkındaki düşüncelerini duymak Olorinla’nın hoşuna gitmemişti. Bu cahillerin, ideal vatandaşın düşünceleri kadar bedeninin de kontrol altında olduğunu bilmedikleri ortadaydı. Zaten bir vatandaşın izin verilmediği halde Mornham’dan kaçmış olabileceğini düşünmeleri bile ahmaklıklarını ortaya koyuyordu. Elde ettiği yeni bilgilerle dünyanın asıl geleceği konusundaki çalışmalarını tamamladıktan sonra Nomotarm ve niteliksiz halkı ile ilgili de yapacağı bir şeyler olacaktı.

Okuduğunuz için teşekkürler

Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.

Düşüncelerini Paylaş



Konular
avatar

Özgüç BAYRAK

Doğduktan sonra hayal etmeye, okula başladıktan sonra okumaya, kırk yaşından sonra da yazmaya başladım. Çoğu durumda öykülerimin sonunu ben de merak ediyorum ve bundan çok keyif alıyorum. Asıl mesleğim mühendislik; özel bir bankanın Bilgi Teknolojileri bölümünde çalışıyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım.

2 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

erbay çeper için bir yanıt yazın İptal

  • Güzel bir öykü fakat iki toplum arasındaki fark biraz daha işlenebilirdi.Gelecekte geçmekten ziyade iki krallık arasında bir mübadele gibi duruyor bazı kısımlar.Yapay zekanın ana karaktere yaşattıkları onu bu karara iten olaylar daha iyi işlenebilirdi.

    Sanki biraz alt metin olarak 1. dünya ülkelerine başka ülkelerden göç etme halini hatırlattı o yüzden ilginç.Ama bu sefer mekanikten duygsula bir göç var

    Kaleminize sağlık,kolay gelsin.

Son Yazılarımız

44. Sayı Spotify’da

44. Sayı Spotify'da