Fatma El Amri
Bilimkurgu Hikaye Hikayeler

İnziva

“Korkunun ecele faydası yok” diye geçirdi içinden; “Ne olacaksa olsun. Daha fazla engellemelerine izin vermeyeceğim. Benim hayatım, benim kararlarım.”

Leksur Fgoas bu akşam ailesi ile yapacağı konuşma için kendini hazırlamaya çalışıyordu. Yüksek okulu bitirdikten sonra, anne ve babasının evinde çalışmadan geçirdiği üç yıl, neye izin verip neye vermeyecekleri konusunda yeterince bilgi sahibi olmasını sağlamıştı. Bu akşamki talebinin hoş karşılanması için de bilmediği bazı olayların gerçekleşmesi gerektiğinden emindi. Ama ümidini hiçbir zaman kaybetmedi. Evrene pozitif enerji verirse bunun karşılığını alacağını düşünüyordu.

Henüz bursluluk sınavlarına hazırlandığı yıllarda hedefini belirlemişti; iyi bir youtuber olmak. Aldığı bu kararla gurur duyuyor, şimdiden geleceğini inşa etmek için harekete geçerek diğerlerinden ayrıştığına inanıyordu. Babasının abuk sabuk diye nitelendirdiği bir çok video çekmiş, arkadaşlarındansa hep olumlu tepkiler almıştı. ‘Otobüste uyuklayan insanların komik halleri’ serisi özellikle çok beğenilmişti. Ağzından salyalar akan dede, otobüs çukura girdiğinde kafasını cama çarparak yerinden sıçrayan kadın ve arka arkaya sekiz defa başı önüne düşen ama uyanmayan yaşlı teyze. O dönemlerde çok ilgi görmemiş ve para kazandırmamış olsalar da her biri başyapıtlardı. Tıpkı ressamları öldükten sonra kıymete binen resimler gibi zamanı geldiğinde değerleri anlaşılacaktı.

Okuldan mezun olduktan sonra da video çekmeye devam etti; plajda atlet giyenlerle röportaj, büyük mağazalardakinin yarı fiyatına bulduğu muadil ürünlerin tanıtımı ve başarıyı yakalamak için evrenle dost olmanın yolları. Bazı videoları onbinlerce kere izlenmişti ama onun için yeterli değildi. Gözü daha yükseklerdeydi, mutlaka başaracaktı. Hata planları hazırdı bile; kazanacağı paralarla alacağı lüks eşyalar, yeni videolarının da konusu olacaktı. Böylelikle hem hak ettiği yaşama kavuşacak hem de işini yapmaya devam edecekti. Ailesi destekle de desteklemese de bu gece yolculuğu başlıyordu.

Akşam yemeği her zamanki saatindeydi. Babası düzeni sever, annesiyse neyi sevip neyi sevmeyeceği konusunda eşini referans almayı tercih ederdi. Yemeğin sonlarına doğru babasının doyduğunu ve mutlu olduğunu düşünerek konuyu açtı. Sözü dolandırmaya niyeti yoktu;

Düşüncelerle İnziva programına katılmak istiyorum.”

Greldu Fgoas son lokmasını da yutana kadar sessiz kaldı. Bu esnada zihni çenesinden daha yoğun bir faaliyet gösteriyor, Düşüncelerle İnziva programının ne demek olduğunu nafile bir çaba ile tahmin etmeye çalışıyordu. Sonunda yüz yüze geleceği saçmalığı duymaya kendini hazırlayarak sordu;

“Nedir o?”

“İnsanların dış dünya ile bağlantılarını kopararak kendi düşünceleri ile baş başa kalmalarını sağlayan bir program. Şimdiye kadar yüzlerce gönüllü üzerinde denendi ve hiçbir olumsuz durum yaşanmadı. Programa katılanlar daha sonra sahip oldukları enerji ve yeni fikirlerle yeniden doğduklarını söylüyorlar. Durtal Nemre, Kotin Brae, Trewo Malli ve daha niceleri; hepsi bu programdan sonra gerçek birer fenomene dönüştüler. Ben de başarabilirim. Hatta ihtiyacım tam olarak bu, hissediyorum.”

“Onun yerine mesleğinle ilgili bir gelişim programına katılsan daha iyi olmaz mı? Belki bir iş bularak kendine gerçekten iyilik etmiş olursun?”

“Benim mesleğim bu ve onun gelişimi de yeni düşüncelere sahip olmakla mümkün. Hiçbir zaman teknisyen olmak istemedim. Bu benim hayatım ve kararlarımı kendim alacak yaştayım.”

Yaşlı adam doymuş olmasına rağmen istemsizce bir tatlı parçası daha attı ağzına. Biricik çocuğunun hiçbir zaman kendi hayatına sahip olmadığını, bu yaşta hala ailesine muhtaç olduğunu ve peşinden gittiği yaşamın kendisininkinden ne kadar uzak olduğunu bir kere daha anlatmayı düşündü. “Gördüğün hayatlar gerçek değil, sen de o insanlardan biri değilsin. Gerçek, markete gidip elini cebine attığında karşına çıkar.” Defalarca yaptığı bu konuşmalardan birini daha tekrarlamanın faydası olmayacaktı. Uzatmadı;

“Peki, git.”

Zaten tüm bunların tek suçlusu da Leksur değildi. Bir baltaya sap olamamış dayısının, çocuğun aklını çeldiğini düşünüyordu. Yazarmış! Doğru dürüst bir işi olmayan, karaladığı deli saçmalarıyla para kazanmaya çalışan beş para etmezin teki. “Sahi nerelerde bu adam?” diye sordu kendine. Yanıtsa çok hızlı gelmişti; “Bana ne! Evimden uzak olsun da…

Genç Youtuber’ın dayısı Slor Forin, yaşlı adamın sorusuna yanıt bulduğu anlarda yakın arkadaşı Gukel’e içini döküyordu. Sahildeki banklardan birine oturmuşlardı. Düşünceli yazarın biraz rahatlamaya ihtiyacı vardı;

“Artık fikirlerimi toparlayamıyorum. Hayatın içinde olduğum sürece yeni görüşler ortaya çıkmıyor. Ara sıra belirenler de bir görünüp kayboluveriyorlar. Ürkek bir kuş gibi. Vahşi düşünceler diyorum onlara; güçlü ve sadece doğası ile uyumlu. Çekip çıkartamıyorum bulundukları yerden. Ama artık başka çarem kalmadı; ya birbirimize uyum sağlayacağız ya da bu macera bitecek.”

Son cümleden sonra yine derin düşüncelere daldı Slor Forin. Yıllardır, içinde sıkışıp kaldığı çıkmazdan kurtulmanın bir yolunu arıyordu. İlk kitabı ile adını duyurmuş, sonrakiler de yaşamını orta şeritte sürdürebilmesi için kendisine gerekenleri sağlamaya yetmişti. Uzun yıllardır yazmaktan çok okumaya zaman ayırıyordu. Ara sıra ürettiklerini koşulsuzca beğenen arkadaşı Gukel ile sık sık dertleşirlerdi. Konuşmaya devam etti;

“Onları kendi dünyama çekmeye çalışmaktan yoruldum. Artık tek çıkar yol var, ben düşüncelerimin yanına gideceğim. Zihnimle yalnız kalmam gerekiyor, hem de onların dünyasında. Nasıl olacağını bilmiyorum. Tek bildiğim başka şansım kalmadığı.”

Zihinle yalnız kalmak. Kelimeler farklı olsa da benzer söylemi bir yerlerde duymuştu Gukel. Adını hatırlamak için kendini zorladı ve başardı da; Düşüncelerle İnziva programı. Slor Forin’in ihtiyacı bu olmalıydı.

* * * * *

Düşüncelerle İnziva programına kendi isteğim ve özgür irademle katıldığımı, herhangi bir sorundan Narampiyal Şirketinin sorumlu tutulamayacağını kabul ederim.

Birbirlerinden haberleri olmadan aynı sözleşmeyi okumakta olan dayı yeğenden genç olanı, upuzun sözleşmeden sadece bu bölümü aklında tutabilmişti. Önemi yüzünden değil, diğer karmaşık cümleler ve bilmediği kelimelerle kıyaslandığında aklında tutabilmesi kolay olduğundan. Depresyondaki yazar ise sözleşmeyi okuma zahmetine girmedi.

Oysa yapılacak olan çok ciddi bir operasyondu. Narampiyal, insan beyninin yapısı üzerine uzmanlaşmış bir şirketti. Düşüncelerin yönlendirilmesi için kullanılan bilindik yöntemlerin gün geçtikçe daha pahalı hale gelmesi nedeniyle, mükemmel insan arayışı için alternatif çözümler üretme amacıyla kurulmuştu. Farklı ve insanlığın devamı için sorun teşkil eden düşünceleri kontrol altına almak, ulaşılabilir bir gelecek kurgulamak gizli amaçlarıydı. Hazırladıkları program sayesinde, farklı beklentiler içerisinde olan bir çok gönüllü bulabilmişlerdi. Böylelikle, geliştirmelerini doğrudan insanlar üzerinde deneme olanağına sahip oluyorlardı. Sosyal medyanın yardımı ile program sayesinde atılım yapan hayali kişilikler yaratmaları zor olmamış, benzer boş umutlar içerisindeki bir çok insanı kendilerine çekebilmişlerdi. Olmayan insanların olmayan yaşamlarına özenen gerçek insanlar. Onların umutlarının bir önemi yoktu. Hatta Narampiyal’e göre insanlık için tahmin bile edemeyecekleri katkılarda bulunuyorlardı.

Leksur Fgoas’ın da Slor Forin’in de operasyonları başarılıydı. Yapılan müdahale ile beyindeki nöron ağlarının kontrolü ve istenilen eylemlerin devreden çıkartılması ya da güçlendirilmesi mümkün hale gelmişti. Program içerisinde sınanan birçok farklı yöntem vardı. Araştırmanın bu döneminde yapılan deneyde ise beynin sadece düşünceler üzerine yoğunlaşması ve geçici süreyle bedenin kontrolü için yapılan tüm etkinliklerin askıya alınması sınanacaktı. Bu sayede zihin gereksiz yüklerinden kurtulacak, sadece düşünmeye odaklanabilecekti.

Denekler bir ay boyunca yoğun bakımda, dünyadan kopmuş olarak yaşadı. Bu süre içerisinde düşünceleri ile inzivaya çekilmiş, dünyaya geri döndürüldüklerinde mükemmel fikirlerle yeniden doğmak üzere hazırlanmışlardı. En azından kendilerine söylenen sonuç buydu. Oysa genç Leksur’un tüm zamanını kolay para kazanmak ve içi boş bir dünya kurgulamak için harcayan beyni, durduk yerde yepyeni fikirler üretemezdi. Zaten uzun süredir başka yöntemlerle düşünceleri kontrol altına alınmış biçimde yaşıyordu. Artık tüm bu durumda olan büyük çoğunluk için kritik eşik aşılmış, gerçek düşüncenin dünyası onlar için kapanmıştı. Ancak hala bir şansı vardı; eğer talihi yardım ederse reklam amacıyla kullanılabilir, eskiden yaptıkları ve gelecekte üreteceklerinin bir anda ön plana çıkması ile ünlü birisi olabilirdi. Düşüncelerle İnziva programının başarı örneği olabilirdi; mükemmel insanlardan biri…

Diğer yandan Slor Forin’in durumu çok farklıydı. Çok yoğun bir beyin aktivitesi içindeydi. Veriler yazarın muradına erdiğini, düşünceleri ile yoğun bir mücadeleye giriştiğini gösteriyordu. Günden güne artan zihinsel etkinlik, araştırma ekibinin saatler süren tartışmalar yapmalarına neden oluyordu. Fiziksel herhangi bir sorun gözlenmese de, beyin dalgaları ile elde edilen veriler araştırma ekibinin dikkatini daha fazla çekmeye başladı. Nadiren düzenlenen bazı raporlar, üst kademelere giden yollarda çok sık görünmeye başladı. Belli ki Slor adına umut vaat eden durum, diğerleri için yeni sorunlar anlamına geliyordu.

Gukel de endişeliydi. Her ne kadar aldığı bilgiler işlerin yolunda gittiğini söylese de arkadaşı için endişelenmekten kendini alıkoyamıyordu. Acaba yazar beklediği gibi vahşi düşünceleri ehlileştirip kendine yardımcı olmalarını sağlayabilecek, yeni ve beklenmedik fikirler ortaya çıkartabilecek miydi? Bunun arkadaşı için son şans olduğuna kendini ikna etmeye çabaladı. Önceleri doğrusunu yaptığından emindi ancak bir süredir kararını acımasızca sorguluyordu. Ne yazık ki sabretmekten başka elinden gelen bir şey yoktu.

Bir ay, araştırma ekibi için hızlı geçmiş, Gukel’e ve genç Leksur’un annesine ise bir ömür gibi gelmişti. Deneklerin fiziksel olarak geri döndürülmesi bir – iki ufak tefek sorun dışında başarıyla tamamlandı. Rehabilitasyon ve fizik tedavi sonrasında, katılımcıların neredeyse tamamı operasyon öncesi görünümlerine kavuştular. Leksur programdan adeta yenilenerek çıkmış, yepyeni fikirleri üzerinde hemen çalışmaya başlamıştı. Slor’un yeni ruh hali daha çok olgun ve ağırbaşlı diye tanımlanabilirdi. Gukel yapılanların bir şeyleri değiştirdiğini görebiliyordu ancak bunun beklenen yönde olduğundan emin değildi. Neyse ki yazarın taburcu olmasından beş gün sonra şehir dışında uzunca bir tatile çıkacağını duyduğunda rahatladı. Belli ki yazar inzivaya çekilecek ve ehlileştirdiği vahşi düşünceler ile son eserini hazırlayacaktı. Slor Forin’in edebiyat dünyasında beklediği patlamayı yapacağından emindi.

* * * * *

Narampiyal’ın üst düzey kararlarının alındığı aylık toplantıda ilk gündem maddesi yine Düşüncelerle İnziva programıydı. Şef Mimar, sunumun sonundaki gelecek adımları bölümünü anlatıyordu;

“Dün itibariyle bininci denek de başarıyla uyandırıldı. Bir hafta boyunca, daha önce de denemiş olduğumuz beden – düşünce ayrımını başarıyla test ettik. Artık bedenden soyutlanan bir beynin yanı sıra, düşünce üretmeyen ve yalnızca bedeni idare eden bir beyin de yaratabildiğimizi gururla söyleyebilirim. Mükemmel insanlar için en önemli bölümü halletmiş durumdayız. Bundan sonra merkezi olarak kontrol edilebilen ve ortak bir iradeye sahip insanların üretimi için önümüzde bir engel kalmadı.”

Şef Mimar konuşmaya devam edecekti ki yaşlı ve bakımlı bir kadın araya girdi. Son derece iyi giyimliydi ve kendinden emin görünüyordu. Toplantı katılımcılarına dönerek konuşmaya başladı;

“Bu noktada Bay Ktulo’nun dehasının hakkını vermemiz gerekiyor. Diğer şirketlerin robot bedenler üzerinde harcadığı milyarlarla kıyasladığımızda, bizim insan bedenler, robot beyinler yaklaşımımızın ne kadar doğru bir strateji olduğu açığa çıkıyor. Sadece düşünerek sorun yaratma ihtimali olmayan mükemmel insanlar üretmekle kalmayıp, normal insanların düşüncelerini kontrol altında tutarak insanlığın geleceği için de umut yarattık.”

Orta yaşlı ve gri saçlı bir adam söz almak istediğini belirtti. Adı Noytur’du ve insanı sinir edecek kadar yavaş konuşuyordu;

“Bundan emin miyiz? İnsan beyni gibi mükemmel bir bilgisayarı alıp onu fiziksel olarak üstün robotik bedenlerde kullanmak bana hala daha iyi bir fikir gibi geliyor. Bu konuda en azından alternatif bir çalışma başlatmalı ve başarı için elimizde bir seçenek daha bulundurmalıyız.”

Yaşlı kadın elini önündeki dosyalara uzatarak içinden bir kağıt çıkardı. Tüm katılımcıları tek tek süzerek okumaya başladığında odada çıt çıkmıyordu;

Biliyorum ki ölümümle ile ilgili olarak kendini suçluyorsun. Dünya ile son iletişimi kurmamın ve şu an okumakta olduklarını yazmamın nedeni, senin herhangi bir suçunun olmadığını söylemektir. Lütfen kendini üzme. Hatta bana iyilik yaptığını itiraf etmeliyim. Düşünürken hiç şüpheye mahal vermeyecek biçimde anladım ki, insanoğlu yanlış ve acı yığını içinde tutunacağı bir tek şey bulup mutlu olmak üzere programlanmış. Aslında mutluluğun kendisi ortada yok; sadece umut. Burada ya da diğer dünyada olabileceklerin hayaliyle mutlu oluyoruz. Binlerce yıldır kurgu böyle işliyor. Umudun peşinde sürekli çabalıyoruz. Başarmak için kendimizden vazgeçmeli, yazacağımız bir kitap için ölümü göze almalıyız. Neden? O hedefe ulaşmak için. Nelerden vazgeçtiğimizin ya da oraya koşarken kimleri ezdiğimizin bir önemi yok. Hedefler; her şeyden ve herkesten daha önemli olan. Yalnızca bu kurguyu ortaya atanların ulaşabileceği, diğerlerininse teselli ikramiyesiyle avunacağı hedefler. Eğer piyangoyu kazanırsan belki sen de onlardan biri olursun!

Artık başkalarının makinalarında çark olmak istemiyorum. Makina olmak için de bir isteğim yok; hatta mecbur kalsaydım çark olmayı seçerdim herhalde.

Elveda.”

Usta hatip, sözlerinin sindirilmesi için bir süre bekledi. Yeniden konuşmaya başladığında sesi farklı bir tondaydı;

“Bayanlar Baylar, az önce sizlere Slor Forin isimli deneğin, Gukel adlı arkadaşına yazdığı intihar mektubunu okudum. Sorarım Bay Noytur, hala şüpheniz var mı?”

Şef Mimar oluşan sessizlikte bir yudum su içme fırsatı buldu, sunum devam edecek gibi görünüyordu.

* * * * *

Olan bitenin üzerinden geçen aylar sonrasında Greldu Fgoas, yazlık villasında komşuları ile sohbet halindeydi. Konuklarına izlettirdiği yeni Leksur videosu sonrasında, biricik çocuğunun hayallerinin peşinden gitmesi için bir baba olarak ne fedakarlıklar yaptığını anlatıyordu. Gerçek bir fenomen olduktan sonra hayırlı evladın ailesini nasıl unutmadığından gururla söz ederken eşi de aynı görüşteydi.

Okuduğunuz için teşekkürler

Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.

Düşüncelerini Paylaş

avatar

Özgüç BAYRAK

Doğduktan sonra hayal etmeye, okula başladıktan sonra okumaya, kırk yaşından sonra da yazmaya başladım. Çoğu durumda öykülerimin sonunu ben de merak ediyorum ve bundan çok keyif alıyorum. Asıl mesleğim mühendislik; özel bir bankanın Bilgi Teknolojileri bölümünde çalışıyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım.

1 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

Ahmet Ercan için bir yanıt yazın İptal

Son Yazılarımız

44. Sayı Spotify’da

44. Sayı Spotify'da