Makale Mitoloji Mitoloji Makale

DIANYSOS VE DEMETER

Herkese tekrar selam arkadaşlar. Umarım tüm okuyucular güzel bir yılbaşı geçirmiş ve yeni yıl geri sayımını sevdikleri ile birlikte geçirmeyi başarmıştır. Geçen yıldan daha iyi bir yılın önümüzde bizi bekliyor olduğunu düşünüyorum. Aslında bu çok klişe bir söz oldu ama başka da söylenebilecek pek bir şey yok Umut her zaman olmalı ve biz umut etmeye devam etmeliyiz.

Geçen ay okuyanlar hatırlayacaktır on iki büyük olimposlu hakkında yazımı tamamlamıştım. Bu ay geçen ayın son iki satırında adı geçen yeryüzünün önemli tanrı ve tanrıçasından yani Dianysos ve Demeter’den bahsetmek istiyorum.

Dianysos (Dionysos)

Dianysos yüce tanrı Zeus’un kaçamaklarından birinden doğmuştur. Annesi Semele’dir. Dianysos her zaman Hera’nın gazabını üzerine çekmiştir, diğer tüm üvey kardeşleri gibi. Hera kocasının kaçamaklarından doğan çocuklara ve annelerine yaptığı zulümlerle tanınırdı hepimizin bildiği gibi. Dianysos doğumundan sonra uzunca bir süre Nysa ülkesinde kalmış ve orada üzümü, şarabı ve sarhoşluğu keşfetmiştir. Bir tanrı olmasına rağmen kahramanlardan daha çok yer gezmiştir. Gezgin yaşamı boyunca bir çok ülkeyi ziyaret etmiştir ve gittiği yerlerde sözü geçen bir tanrıdır.

Ölümle olan bağlantısından dolayı Anthesteria bayramları diye bilinen bağ bozumu bayramları ölüler içinde kutlanır. Dianysos uzun süreli gezileri sırasında yunan tanrılarının hiç bilinmediği yerlerde bile adını duyurmuştur. Bazen kendisine gezileri sırasında yardımcı olanlara ufak ödüller verir.

Kral Midas bu örnekleri içinde en garip olanıdır. Zaten Apollon’un da daha önceden ilgilendiği bu ünlü kral Eşek kulaklı Midas olarakta bilinir. Gene gezilerinden birinde Dianysos’un yolu Midas’ın krallığından geçmiş, Dianysos’u sarayında ağırlayan kral sarhoş tanrıya çok iyi davranmış ve bu davranışlarında her hangi bir karşılık beklememiş. Tanrı olayları anladığında Kral’ın kendisinden bir adet dilekte bulunmasını ister. Midas’ın dileği tam da bir çok insanın isteyeceği türden bir dilektir, tuttuğunun altın olmasını ister. Dianysos kral Midas’ın bu dileğini anında yerine getirir ve daha sonra ortadan kaybolur. Ama Midas yaptığı hatanın farkına çok çabuk varır. Bu garip isteği yüzünden sevdikleri altına dönüşür hiç bir şeye dokunamaz olmuştur. Bir şey yiyip içemez hale gelir. Midas açlıktan ve susuzluktan bitap düşüp sevdiklerini kaybettiğinde bu hatasını telafi etmek için Delphi tapınağına gider ve bilicilere sorar bu ödülden (yada lanetten) nasıl kurtulurum diye. Biliciler ona Paktolos ırmağında yıkanmasını söylerler. Midas bu olayı gerçekleştirir ve ölümden kurtulur. Bu olay yüzünden Yunan’lılar Paktolos ırmağının sularında bol miktarda altın olduğuna inanırlardı.

Dionysos kendisine iyi davrananları ödüllendirdiği gibi kötü davrananlara da ceza çektiren bir tanrıydı. İnsanların arasında geçirdiği uzun süre içerisinde gazabına uğrayan bir çok insanoğlu olmuştur. Bunun başlıca sebebi tanrının içkiye olan düşkünlüğü ve müritlerinin içince yaptıkları bazı sapkınlıklardır. Örneğin bir gün tanrı korsanlar tarafından ele geçirilir. Gemi suya açıldıktan sonra geminin güvertesinden şarap fışkırmaya başlar, yelken direği boyunca bir üzüm asması peydah olur ve asmadan üzüm salkımları sarkar. Tanrı kendini büyük ve öfkeli bir aslana dönüştürüp kaptanı yok eder. Tayfalar kendilerini kurtarmak için deniz suyuna atlarlar. Bu atlayan tayfalarda yunus balıklarına dönüşürler.

Dionysos’un bu iki örnek macerası sayısız maceralarından ufak örneklerdir. Tanrılar arasında olmaktansa insanlar ve tanrısal varlıklarla yeryüzünde yaşamayı seçen Dionysos iki büyük yeryüzü tanrısından biridir.

Demeter

Zeus’un üç kız kardeşinden biri olan Demeter bir diğer önemli yer yüzü tanrısıdır. Çok fazla öyküde yada destanda adı anılmaz ama tüm yeryüzü için çok önemli bir tanrıdır. O istediğinde tüm ekinler hasat verir. Eğer o istemezse tüm toprak kuraklığa gömülür. Demeter’in adının anıldığı en önemli hikaye Zeus’tan olma güzeller güzeli kızı Persephone’la çok yakından ilgilidir. Bu öykünün diğer kahramanı ise kendi kardeşlerinden biri olan Hades’ın ta kendisidir.

Normalde yer altı krallığından çıkmayı pek sevmeyen ve tüm zamanını yer altı dünyasını düzenlemekle geçiren Hades’ın yer yüzüne çıktığı ve adının karıştığı en önemli olay kız kardeşi Demeter’in kızını görüp beğenmesi ve onu kendine eş yapmak için yer altı krallığına kaçırmasıdır.

Persephone yer yüzü perilerinden bir grupla bir gün kırlarda çiçek toplamaya çıkar. Herşeyden habersiz olan Persephone arkadaşlarıyla gülüp eğlenirken yer yüzünde bir delik açılır ve siyah zırhlara bürünmüş ve siyah atların çektiği bir savaş arabasına sahip biri deliğin içinden hızla arabasını sürerek güzeller güzeli Persephone’a doğru atılır. Daha arkadaşları ve kendisi ne olduğunu bile anlayamadan Hades Persephone’u alır ve yarığın içinde gözden kaybolur.

Periler olayı Demeter’e anlattıklarında tanrıça o kadar yıkılır ki üzüntüsü yüzünden ekinler kurumaya ve ürün vermemeye başlar. Demeter tüm yunan krallıklarını ve şehirlerini dolaşır kızını arar, tüm insanlara kızını sorar. Bu arada toprak iyice kuraklaşır kıtlık başlar. Yer yüzüyle olan ilgisini tamamen kaybeden Demeter tüm zamanını kızını arayarak geçirir.

Dünyadaki kıtlık ve insanların açlıktan ölüyor olması diğer tanrıların ve özellikle birinin dikkatini çeker. Tanrıların kralı Zeus bu olaya bir çözüm bulması gerektiğini düşünür ve kardeşine gider. Hades’a Persephon’u bırakması gerektiğini anlatır ve onu yer yüzüne geri göndermesini ister. Hades bunu kabul eder ama Persephone yer altını terk etmeden ona yedi tane nar tanesini yedirir. Bunun öneminden habersiz olan Persephon nar tanelerini yer ve böylece yer altı krallığına geri geleceğinin sözünü vermiş olur.

Demeter kızı yer yüzüne çıkınca mutluluktan havalara uçar. Tüm dünyada bir anda topraktan ekinler fışkırır. Toprak yaprak, bitkiler ve çiçeklerle kaplanır ilkbahar olur. Bu olaydan sonra yılın dörtte birini Persephone yer altı krallığında kocasının yanında dörtte üçünü annesinin yanında yer yüzünde geçirmeye başlar. Yer altında geçirdiği dörtte birlik süre kış ayı olarak kabul edilir. Tanrıça kızını göremediği üç aylık sürede hüznünden topraklar ilgilenmez. Ne zaman kızı geri dönerse tekrar sevinçten bayram eder ve ilkbahar başlar.

Evet arkadaşlar bu aylıkta bu kadar. Yazılar hakkında ki eleştirilerinizi bekliyorum, cevap yazmam biraz zaman alabilir bulunduğum il nedeniyle internet erişiminde bazı sorunlar yaşıyorum ama mutlaka cevap ulaştırırım. Bir sonraki aya yeni bir yazıyla görüşmek dileği ile tüm Kayıp Dünya’lılara selamlar…

Okuduğunuz için teşekkürler

Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.

Düşüncelerini Paylaş



avatar

Kenan YILMAZ

1981 Ankara doğumluyum, 2001 – 2007 arası olan altı yıllık dönem hariç tutulursa da uzun süredir Ankara’da yaşamaktayım. Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünden mezun olduktan sonra Eskişehir’i büyük bir üzüntü ile geride bırakıp Ankara’ya dönmüş bulunmaktayım. 1993’den bu yana bilgisayar, frp ve mitolojilerle uğraşıyorum. Anadolu Üniversitesinde 3 yıl kadar Frp topluluğunun yönetim kurulunda görev aldım ve bu süreç içinde eski bir çok KayıpDünyalıyıda misafir etme şansımızın olduğu üç güzel convention düzenlenmesinde katkılarım bulundu. 1998 yılından bu yana orasından burasından KayıpDünyanın içinde yer alıyorum. Ankara’da yapılan toplantılardan birine giderek Orta Dünya cafe’de tanıştım KayıpDünya’lı arkadaşlarımla. O toplantıdan bu yana da bu güzel yapının içinde yer almaya çalıştım.

KayıpDünya sayfalarında sizlere elimden geldiğince Yunan Mitolojisi başta olmak üzere çeşitli kültürlere ait mitolojileri tanıtmaya çalışacağım, fırsat buldukça da belki bir makale şeklinde, belki bildiğim bir şeyleri sizlerle paylaşarak ya da kısa bir öykü şeklinde Frp konusuna da el atmaya çalışacağım.

Tekrar KayıpDünya içinde yer almak benim için büyük bir mutluluk umarım uzun süreler boyunca bu sayfalardan birlikte bir şeyleri paylaşabiliriz.

Yorum Yapılmamış

Yorum yazmak için tıklayın

Son Yazılarımız

44. Sayı Spotify’da

44. Sayı Spotify'da