Bilimkurgu Röportaj

Murat K. Beşiroğlu İle Söyleşi

Murat bey merhabalar, bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için öncelikle teşekkür ederiz. Bildiğimiz kadarıyla tam zamanlı bir yazarsınız. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

1971 Trabzon doğumluyum. 1994 yılında Gazi Üniversitesi endüstri mühendisliği bölümünden mezun oldum. 1997 yılında özel bir bankada uzman yardımcısı olarak çalışmaya başladım. Bankada ilgilendiğim teknoloji ağırlıklı işler bilimkurguya ilgi duymama yol açtı.

2016 yılında yapay zekalı varlıkların insanlarla eşit haklara sahip olma mücadelesini konu alan Ogox isimli ilk bilimkurgu romanım yayınlandı. Yazdığım bilimkurgu öyküleri Dünyalılar, Bilimkurgu Öykü Seçkisi 2018 ve Bilimkurgu Öykü Seçkisi 2019 kitaplarında yer buldu. 2018 yılında çalıştığım özel bankadan ayrılarak edebiyatla tam zamanlı olarak ilgilenmeye başladım. İkinci romanım Aşk Algoritması aşkın sırrını bulduğunu düşünen bir gencin geliştirdiği çöpçatanlık uygulaması hakkındaydı. İlk öykü kitabım olan Dördüncü Dünya  ise 2019 yılında yayınlandı. Geçtiğimiz Ocak ayında Rüya Sanatçısı isimli romanım ve Schrödinger’in Papağanı isimli öykü kitabım Perseus Yayınları tarafından yayınlandı.

Evli ve iki çocuk babasıyım. Halen Anadolu Üniversitesi felsefe bölümünde eğitim görüyor, bilimkurgu öykü ve romanları yazmaya devam ediyorum.

Günlük yaşamınız yazılarınızı nasıl etkiliyor? Özel hayatınız yazdıklarınız üzerinde etkili mi?

Renkli bir günlük yaşamım olduğu söylenemez. Günlerim evde yazı yazarak geçiyor. 2018 yılına kadar 21 yıl boyunca özel bir bankada çalıştım. Yoğun bir çalışma tempom vardı, genellikle teknoloji ağırlıklı işlerle uğraştım. Teknolojideki baş döndürücü gelişimi gözlemlemiş olmam bilimkurguya olan ilgimi körükledi. Özellikle ilk kitaplarımda özel yaşamımdan çok iş hayatımda yaşadıklarımın etkili olduğunu söyleyebilirim.

Hayat hikâyeniz bir film olsa türü ve adı ne olurdu?

Hayatımda büyük iniş çıkışlar olmadı, bugüne dek mutlu ve istikrarlı bir yaşam sürdüm. Dolayısıyla hayat hikayemden bir film çıkarmak güç olacaktır, ancak mutlaka tür belirtmem gerekiyorsa dram diyebilirim. İnsanların kimliklerinin ve hayattaki amaçlarının nasıl oluştuğu öteden beri ilgimi çekmiştir. Dolayısıyla filmimin adı da Özünü Arayan Adam olabilir.

Bir kendine dönüş var gibi bu cevabınızda. Öyleyse sizinle ilgili – sizi en çok şaşırtan önyargı nedir?

Ciddi ve sakin bir görüntüm var, o nedenle tanımayanlar mesafeli bir insan olduğumu düşünürler.

Üretken bir yazarsınız. Sizi yazmaya iten sebepler neydi?

Çok yönlü merakları olan bir insanım, çok okudum ve okumaya devam ediyorum. Dolayısıyla yıllar içinde epeyce bilgi birikimine sahip oldum. Bu birikimi bir aşamadan sonra bir şeye dönüştürmek istedim. Nedendir bilmiyorum, kendimi yazılı olarak ifade etmeyi de seviyorum. Ayrıca büyük sanat eserlerine her zaman hayranlık duymuşumdur. Bir gün iyi bir eser yaratabileceğimi düşünmek beni heyecanlandırıyor.

Sanat’a meyliniz belli oluyor. Pekiyi tekrar kitaplara dönecek olursak, “İşte bu, hayatımın kitabı” dediğiniz bir kitap var mı?

Belki çok özgün bir cevap olmayacak ama Orhan Pamuk’un Kara Kitap romanı. Bence Türk edebiyatının gelmiş geçmiş en iyi romanı. Gabriel Garcia Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık kitabını da anmadan geçmek istemem. Her ikisini de herhalde beşer kez okumuşumdur.

Teşekkürler. Yazarken hepimiz bazen tıkanıyor veya düzen oturtamayabiliyoruz. Sizin belli bir yazma rutininiz var mı?

Her gün 1000 kelime yazmak gibi hedefim var. O nedenle sabah henüz kargalar kahvaltılarını yapmadan kalkıp bilgisayarın başına geçiyorum. Her gün düzenli yazmayı üretkenlik kaygısının yanı sıra bir akış içinde olmak açısından da önemsiyorum. Ara verdiğim zaman yeniden yaratıcı bir yazı temposu içine girmek güç oluyor.

Bu düzeni biz de yazma konusunda sıkıntılar yaşayan arkadaşlarımıza önerelim o zaman. Şimdiye kadar popülerleşenler arasından, herkes okuyor diye okuduğunuz bir kitap oldu mu?

Bence bir kitabın geniş kitlelerce sevilmesi iyi ya da kötü olduğu anlamına gelmiyor. Çok satılan kitaplara ara sıra göz gezdiriyorum. İlgilendiğim kitabı açıp içinden rastgele birkaç cümle okuduğumda zihnimde bir fikir oluşuyor zaten, kitap hakkında kimin ne düşündüğünü fazla önemsemiyorum.

Murat K. Beşiroğlu
Murat K. Beşiroğlu

Biraz da bilimkurgu’ya değinmek istiyorum, okuduklarınız arasından hangi kitabı siz yazmış olmak isterdiniz?

Stanislaw Lem’in Solaris romanını yazmış olmak isterdim örneğin. Lem Solaris’te uzak bir gezegendeki varsayımsal bir okyanusu ve bu okyanusun insan duyguları üzerinde bıraktığı etkiyi müthiş anlatır. Kitabı okurken birkaç kez “bir insan nasıl bu kadar zeki olabilir” diye düşünüp şaşırdığımı hatırlıyorum.

Solaris gerçekten okuyanı etkileyen bir kitap. Murat bey pekii, şiir? Şiirin hayatınızdaki yeri nedir? Hiç şiir yazdınız mı? Sevdiğiniz şairler hangileri?

Şiir okumayı severim ve şiire diğer edebiyat türlerinden daha fazla saygı duyarım. O nedenle bugüne dek yayınlatmak amacıyla şiir yazmaya kalkışmadım; yazarlık uğraşım roman, öykü ve denemelerle sınırlı kaldı.

Türkiye’nin 1902 – 1931 yılları arasında doğan müthiş bir şairler kuşağı var. Başlıca üyeleri Nazım Hikmet Ran, Cahit Sıtkı Tarancı, Orhan Veli, İlhan Berk, Özdemir Asaf, Attila İlhan, Can Yücel, Ahmet Arif, Edip Cansever ve Cemal Süreya’dan olan bu kuşağın şiirlerini çok severim. Bu kuşaktan önce doğmuş olan Yahya Kemal ve sonrasında doğmuş olan Metin Altıok, Murathan Mungan ve Ataol Berhamoğlu’nu da anmadan geçmemem gerekir. Ne yazık ki bu isimlerin yerine aynı kalibrede yeni şairler yetişmedi.

Teşekkürler. Çok emek verip, buna rağmen, isteyip de yapamadığınız / başaramadığınız bir şey oldu mu?

Bir şeyi yapmaktan o alanda faaliyet gösteren en iyilerin eserleriyle kıyaslanabilecek işler çıkarmayı anlıyorum.  Böyle bakıldığında herhangi bir kişinin herhangi bir işi üst seviyede yapma olasılığının epey düşük olduğunu söyleyebilirim. Emek vermek de bu durumda büyük olasılıkla yeterli olmayacaktır. Bu bakış açısına göre başarı istisna, başarısızlık kural oluyor. Dolayısıyla çok çalışırsa her insanın amaçlarına ulaşacağı yönündeki genel kabul gören yargı bence doğru değil. Tabii kişi eğer kendisine daha düşük bir başarı çıtası belirlemişse başarıyı daha kolay yakalayabilir.

Yazarlık uğraşım bağlamında isteyip de yapamadığım çok şey oldu. Uğraşmaya, emek vermeye devam ediyorum. Ne de olsa yapamadığınızı kabul etmedikçe yapamamış olmuyorsunuz.

Murat bey, biraz da özel sorular sormamızda sakınca var mı? Kaç yaşındasınız ve kendinizi kaç yaşında hissediyorsunuz diye sorsak?

49 yaşındayım. Kendimi tam da olduğum yaşta hissediyorum. Daha erken yaşlarda yaşadıklarımı, hissettiklerimi hatırlıyor, ileri yaştaki insanların kaygılarını zihnimde bir ölçüde canlandırabiliyorum. Yazarlık uğraşı bakımından avantajlı bir yaşta olduğumu söyleyebilirim.

Pekiyi o zaman şöyle sorayım, bu yaşa kadar gerçekleştirdiğiniz işler içerisinde en gurur duyduğunuz hangisi?

Bugüne dek üçü yayınlanmış beş bilimkurgu romanı ve üç bilimkurgu öykü kitabı yazdım. Bankada çalışırken de içinde yer aldığım birkaç projede uluslararası ödüller almıştık. Yazdığım kitaplar ve bankada çalışırken aldığımız ödülleri hatırlayınca kendimi iyi hissetsem de en büyük başarımın 16 yaşındaki oğlum ve 9 yaşımdaki kızım olduğunu düşünüyorum. Gerçi onların ortaya çıkmasında ve yetişmesinde eşimin benden kat kat fazla katkısı var ama olsun, yine de onlarla gurur duyuyorum.

Gerçekten insan en büyük eseri olarak evlatlarını görüyor. Pekiyi En sevdiğiniz ‘alıntı’?

Orhan Alkaya’nın 1990’lı yıllarda söylediği “Aptalın vicdanı olmaz.” sözü hoşuma gitmişti, hatta odamın duvarındaki panoya asmıştım.

Benim de sevdiğim sözleri ara sıra eklediğim bir köşem var, izninizle bunu da ekliyorum. Çok güzelmiş. Üretkenliğinizi – yaratıcılığınızı en çok geliştirdiğini düşündüğünüz deneyimleriniz neler oldu?

Klasik bir cevap olacak belki ama kitap okumak, film izlemek, yeni insanlarla tanışmak, müze gezmek, yeni ülkeler görmek biçiminde sıralayabilirim.

İşlerin yolunda gitmediği zamanlarda en büyük motivasyon kaynağınız nedir ve üstesinden gelmek için ne yaparsınız?

Bu sorunun cevabını tam olarak bildiğimi söyleyemem. Genel ruh halimi olumlu tutmaya çalışıyorum; beslenmeme dikkat ediyor, spor yapıyor, açık havada bolca vakit geçiriyorum.

En çok hangi özelliğinizle gurur duyarsınız?

İlişkilerimde ılımlıyımdır, insanların kalplerini kırmamaya dikkat ederim.

Yeniden kitaplara dönecek olursak, hayatınızı değiştirdiğinize inandığınız bir kitap var mı?

22 yaşındayken Jack London’ın Martin Eden romanını okuyup etkilenerek yazarlığa heves etmiştim. Kitapta bir yazar adayının hayatını yazarlıktan kazanma yolunda yaşadığı sıkıntılar anlatılıyordu. Edebiyat yolculuğumu o kitaba borçlu olduğumu söyleyebilirim.

Jack London, belli bir yaşa kadar herkesin hayatına bir yerden dokunuyor galiba. Son olarak klasik bir soruyla nokta koyalım. Genç yazarlara verebileceğiniz bir tavsiye var mı?

Klişe olacak belki ama yazar olmak için çok okumak ve yazmak gerektiğini söyleyebilirim. Edebiyatı gerçekten seviyorlarsa, yazmaktan keyif alıyorlarsa yazsınlar ve bu yolda kararlı olsunlar. İnsanların olumlu ya da olumsuz yargılarını fazla önemsemesinler.

 

Kayıp Dünya: Bu güzel sohbet için Murat K. Beşiroğlu’na içtenlikle teşekkür ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz.

Okuduğunuz için teşekkürler

Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.

Düşüncelerini Paylaş



avatar

Kayıp Dünya

Kayıp Dünya Editörleri tarafından yayınlanmaktadır.

3 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

Pınar KARACA için bir yanıt yazın İptal

  • Ben Murat bey’in bir kitabını görmüştüm ancak henüz almadım. Samimi cevaplar vermiş, güzel bir sohbet olmuş. Bu vesileyle kendisine selam göndermek istiyorum. İlk fırsatta edineceğim. Saygılar sunuyorum.

  • Yerli bilim kurgunun gelişimi açısından Murat Bey’e verdikleri katkıdan ve emekten dolayı teşekkür ediyorum. Yerli yazarlarımızın bu işin üstesinden geldiğini, kaliteli eserler verdiğini görmek çok değerli. Siteniz sayesinde kendisiyle tanışmış oldum. Kendisini ve kitaplarını merak ettim. İlk fırsatta okuyacağım.

  • Sevgili Engin ve Dursun,

    Değerli yorumlarınız için teşekkürler.

    Yerli bilimkurgu yazarlarımız ile sohbetlerimiz devam edecek. Bilimkurgu eserleri yazan, çizen, türün gelişimi için sayfalar, gruplar kuran harika insanlar ile dolu ülkemiz. Elimizden geldiğince biz de Kayıp Dünya olarak işin bir ucundan tutma görevimize geri dönüyoruz.

    Yeni yazılarda görüşmek üzere 🙂

Son Yazılarımız

44. Sayı Spotify’da

44. Sayı Spotify'da