Isaac Asimov (2 Ocak 1920 – 6 Nisan 1992), Yahudi asıllı Amerikalı yazar ve biyokimyacı.
Pek çok konuda yapıtları olmasına karşın, bilimkurgu eserleri ve popüler bilim kitapları ile tanınmıştır. Kurgu olmayan çok sayıda eserinin yanı sıra fantezi dalında da yazmıştır. Dewey Onlu Sınıflama Sistemi’ndeki felsefe hariç tüm ana dallarda eserleri vardır. Asimov ortak görüşle bilimkurgu dalının ustasıdır. Robert A. Heinlein ve Arthur C. Clarke ile birlikte yaşadığı dönemde “üç büyük” bilimkurgu yazarından biri olarak kabul edilmiştir.
Bu hikâye ticari bir kaygı olmaksızın, paylaşım amacıyla yayınlanmıştır.
Naron uzun ömürlü olan Rigel ırkındandı ve ailesinin galaksi kayıtlarını tutan dördüncü üyesiydi.
Naron’un büyük bir defteri vardı. Buna galaksilerde kafaları gelişen çok sayıdaki ırklar kaydediliyordu. Daha küçük bir deftere ise, olgunlaşarak Galaksi Federasyonuna girmeye hak kazanan ırklar yazılıyordu. Birinci defterde bazı isimler çizilmişti. Çünkü onlar şu ya da bu nedenle başarısız olmuşlardı. Şanssızlık, biyofizik veya biyokimyasal kusurlar, topluma ayak uyduramama neden oluyordu buna. Ama küçük deftere adları geçirilen hiçbir üye o zamana kadar silinmemişti.
Bir haberci yaklaşırken iriyarı ve son derece yaşlı biri olna Naron da başını kaldırdı.
Haberci, “Naron” dedi. “Ulu insan.”
“E, ne var? Şu merasimi bir tarafa bırak.”
“Bir grup organizma daha olgunluğa erişti.”
“Harika! Harika! Artık daha çabuk olgunlaşıyorlar. Bir yıl geçmiyor ki, yeni bir üyemiz olmasın. Peki kim bu grup?” haberci, galaksinin kod numarasını ve onun içindeki dünyanın koordinatlarını verdi.
Naron, “Ah,” dedi. “O dünyayı biliyorum.” Ve süslü bir yazıyla adı ilk deftere yazdı. Sonra ikincisine de kaydetti. Adet olduğu için o dünyaya en kalabalık toplumun verdiği adı kullanıyordu. Naron, “Arz…” diye yazdı.
“Bu yeni yaratıklar bir rekor kırdılar,” dedi. “Başka hiçbir grup akıldan olgunluğa bu kadar çabuk geçmedi. Bir hata olmadığını umarım.”
Haberci, “Hata yok efendim.” diye cevap verdi.
“Termo-nükleer enerjiyi öğrendiler değil mi?”
“Evet efendim.”
“Eh, ölçümüz de bu.” naron güldü. “Ve yakında uzay gemileriyle gelecek ve federasyonla bağlantı kuracaklar.”
Haberci istemeye istemeye, “Ulu efendim,” diye mırıldandı. “Gözlemcilerimiz onların henüz uzaya açılmadıklarını bildirdiler.”
Naron şaşırdı. “Hiç mi açılmamışlar? Bir uzay istasyonları da yok mu?”
“Henüz yok efendim.”
“Ama madem termo-nükleer güçleri var… Deneyler ve patlatmalar nerde yapılıyor?”
“Kendi gezegenlerinde, efendim.”
Altı metre boyunda olan Naron ayağa kalkarak “Kendi gezegenlerinde mi?” diye gürledi.
“Evet, efendim.”
Naron ağır ağır kalemini çıkararak küçük deftere yazdığı son adı çizdi. O zamana kadar görülmüş bir şey değildi bu. Ama Naron çok akıllı bir insandı ve galaksideki herkes gibi o kaçınılamayacak sonucu görebilirdi.
Adam, “Ahmaklar…” diye homurdandı.
Okuduğunuz için teşekkürler
Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.
Bayıldım!!!
Asimov hikayeleri yayınlayacak mısınız daha?
Beğenmenize çok sevindim. Benim de en sevdiğim Asimov öykülerinden biridir.
Evet, hem Asimov hikayeleri hem de bilim kurgu ustalarının kısa hikayelerini KD’de yayınlayacağız 😉
Bu oykuyu yine Kayip Dunya’da okumustum galiba, bir hayli zaman onceydi. Yine guzel yine sade ve yine “kupkuru Asimov bilimkurgusu.”
Başka asimov öyküleri de yayınlayacak mısınız acaba?
Elbette, yayınlamaya gayret edeceğiz …
[…] hikayeler olacak. Öyle ki en beğendiğim öykülerden biri olan Asimov’un kısacık Ahmaklar öyküsü bile 2000 karakterden fazla. Yine bir fikir vermek açısından şu anda okuduğunuz […]
Jupiteri satiyorum adli kitapti. Okumaya baslayinca aslinda bir dizi hikayeden olustugunu gordum. Hikayeler asimovun o derin ve sonsuz hayal gucunun bir gostergesi. Tam kitap bitti dedigimde uc sayfalik son bir hikaye kaldigini farkettim. Fakat bu hikayenin son paragrafini okudugumda hayatim boyunca bu hikayeyi unutmayacagimi anladim. Insanligin kendi turune sirf sahip oldugu egoyu kontrol edemedigi icin yapabileceklerinin kisa ve oz ifadesi..