Yaşlı adam gecenin yarısında nefes nefese ilerliyor, peşinden de onun kocaman adımlarına ayak uydurmaya çalışan bir çocuk koşuyordu. Kız arada sırada arkasına bakıyor ama baştan aşağı zırhlı olan adamın karanlıkta zar zor seçilen gövdesini gözden...
Yazar: Serdar Burak YILDIZ
Kayıp Dünya‘yı ilk sayılarından beri takip ederim. Üniversitede yazdığım bir kompozisyonun edebiyat öğretmenimin çok hoşuna gitmesiyle yazdıklarımın okumaya değer olduğuna inanmaya başladım. Almanya‘da Elektronik Mühendisi olarak yaşamaya çalışıyor, kalan zamanımda da Kayıp Dünya‘da yayınlanan ilk öykümün verdiği şımarıklıkla yazmaya devam ediyorum.
Bazı yazarlar var, asla tanışma şerefine eremediğimiz için biraz boynumuzu bükerler. Onlarla bir yaz gecesi terasta sohbet ederken canlandırabiliriz...
Kadir, karanlık olan oturma odasında durmuş, sinirli gözlerle oğlunun yattığı odaya doğru bakıyordu. Üşüyordu ve bunun sebebini ona söylemesi için...
Uykusunu bölen şeyin ne olduğunu anlamak zordu. Uyuşuk bir şekilde komidinin üstündeki lambayı açtı. Yine de odada kendisinden başka birini...
“Senin için bir yabancıyım ve bir konuk. Kıyma bana ki, buradan gitmeden, hiç olmadan önceki kuvvetimi toparlayayım.” -Mezmurlar Kitabı “Uzak...
Düşünde Düş Kabuğu sahilinden uzaktaydı, açık denizdeydi ve yanında yüzen bir kedi vardı. Tüyleri su rengindeydi ve ışığı su gibi yansıtıyorlardı...
No; never was thy pitying breast Insensible to human woes; Tender, tho’ firm, it melts distrest For weaknesses it never knows. -Horace Walpole...