Frederick Arthur Bridgman
Fantastik Makale Ormanın Ötesi

AHL-İ BATİN – DARK AGES MAGE – III

“Yine gel, yine gel, ne olursan ol, yine gel
Hıristiyan, mecusi, putperest olsan da yine gel
Bizim dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir
Yüz kere tövbeni bozsan da yine gel…”

– Mevlana (1200 – 1273)

 

YARADILIŞ

Ahl-i-Batin… Karanlık orta çağın doğa bilimcileri, filozofları, kâşifleri, diplomatları ve suikastçıları… Kimsenin anlam veremediği gerçeğe bir anlam bulabilen, kimsenin göremediğini gören, kimsenin gidemediği uzaklıklara ulaşabilen, ilahi kudretten aldıkları ilhamla tüm insanlığı birliğe çağıran Saklı Ustalar…

Bâtınilerin kökeni hakkında en ayrıntılı bilgiler yine bir Batini tarihçesi olarak kabul edebileceğimiz Musaf El-İsra’da geçer. Buna göre yaradılışları Kamil’e yani Mükemmel Olan’a dayanır. Bâtınilerin ortaya çıkışında, iki eski sihirbaz kültünün savaşı büyük rol oynar. Yaklaşık olarak M.Ö. 510-512 yıllarında bir gece1, binlerce yıldır dünyadan uzak olan Kamil geri döner ve yüzünü aydınlanmışlara gösterir. Afganistan ovalarında, birbirine düşman iki sihirbaz kültü; Akashic ve Thanatonic’lerin çarpışması sürerken bu savaş sırasında yapılan büyük bir ritüel sonucu her iki grubun lideri birleşir ve bu iki başlı yeni varlığın içinde Kamil, Kvaja El Ekber olarak uyanır. Bu kudretli, güzel varlığın çevresine yaydığı dinginlik, sessizlik ve barış hissi çatışmayı sona erdirir ve o alandaki herkes, Kvaja El Ekber’in birlik çağrısını duyar. Tüm uzay ve zaman sadece Bir’dir ve tektir. Her şey, Bir olanın parçasıdır. Ona ulaşmak için erkek veya kadın, hangi inançtan hangi düşünceden olursa olsun herkes, tek olana katılmalı ve evrenin sonsuzluğunda yükselmelidir.

Kvaja El Ekber, âlemleri oluşturan ilahi parçaların tümünün bir araya gelmesi gerektiğini söyleyen Birlik Doktrinini anlattıktan sonra yok olur. Onu oluşturan iki bedende birbirinden ayrılır. İşte o geceden sonra, hayatta kalıp kendilerine Ahl-i-Batin diyenlerin oluşturduğu bu grup, yıllar boyunca Çin, Hindistan ve Pers diyarını gezip kendisini geliştirir. Bu gelişimin sonucunda, altı “kanaga” 2 kurulur. Birlik düşüncesine ulaşmayı kendi kurallarına göre öğreten bu okullar, Mezopotamya’ya kadar genişler. Yaradılışın merkezi olan, tüm enerjinin tek bir yere aktığı Kaf Dağını ve sihirsel enerji akımlarını birbirine bağlayan inancın ağlarını keşfederler.

Fakat o dönemde Ön Asya’nın ve Mezopotamya’nın bereketli topraklarının büyük bölümü, iblislere hizmet eden sihirbaz, vampir ve daha birçok karanlık varlığın kontrolü altındaydı. Mezopotamya’nın eski kutsal mekânlarına yerleşmiş bu iblis hizmetkârları, kandan ve etten örülü kokuşmuş şehirlerinde hükümdarlıklarını sürdürüyordu. İşte böyle bir zamanda, Birlik arayışlarını sürdüren altı okuldan birinin önderi olan İshak El Jannani ve takipçileri, M.S.100 yılları civarında işbirliği yaptığı Nif’ur en’Daah’ın3 etkisiyle kendilerini iblislerin yoluna adadılar. En sonunda İshak El Jannani, İshak El İblis adını alarak ilk Şeytan Kral oldu ve öteki Bâtınilere karşı amansız bir savaş başlattı. Bu tehdidin büyümesini engellemek için Bâtıni “kutupları”4 bir araya gelip kudretli zihinsel güçleriyle tüm Bâtınilerin zihinlerini taradılar ve onları birbirlerine bağladılar5.

Ahl-i-Batin, en büyük düşmanını yok edebilmek için saklandı ve onu izledi. Yıllar içerisinde elde ettikleri deneyimle iblis hizmetkârlarını avlayan, mükemmel yeteneklere sahip suikastçilere dönüştüler. Bu deneyimleri, Sebel El Mafuh Vash6 isimli eserde topladılar. Uzun yıllar süren bu mücadelenin ardından, 756 yılında Taftani’lerinde7 desteğiyle Sonsuz Saadet Vahası8 olarak adlandırılan yerde, şeytan kralların sonuncusu El Malik El Majun İbn İblis’i de yok etmeyi başardılar. İblis efendilerinin tümü yok edilmişti. Fakat artıkları yüz yıllar sonra Ahl-i-Batinin başını tekrar ağrıtacaktı.

“Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevla’m seni
Seherde kuşlar ile
Çağırayım Mevla’m seni

Sular dibinde mahiye
Sahralarda ahu ile
Abdal olup ya hu ile
Çağırayım Mevla’m seni”

Yunus Emre (1239? – 1321?)

YENİDEN DOĞUŞ

Ahl-i-Batin tarihindeki en büyük olaylardan biri, Arap çöllerinin içinde birlik için yapılan son ilahi çağrının, İslamiyet’in ortaya çıkışıdır. Hz. Muhammed’le karşılaşan kutuplar, peygamberin öğretileri ve temsil ettiği dinin mükemmelliği karşısında ona büyük bir saygı duydular ve onun çağrısına uyup İslamiyet’i kabul ettiler. Birkaç yüz yıl içerisinde İslam, Avrupa topraklarına kadar yayıldı. Bunun sonucunda Bâtıniler öteki mistik gruplarla yakın ilişkiye girdiler. Birlik görüşleriyle tüm insanlığı kucaklayan felsefelerinden dolayı, bütün gruplar içinde yükseldiler. Kurtuba gibi orta çağın bilim merkezi konumundaki şehirlerde, karanlık Avrupa’nın bağnazlığından kaçan birçok âlimi, din, dil ayırt etmeksizin bu kültür ve bilim merkezlerine kabul ettiler. Fakat 13. yüzyıl ortalarında başlayan Reconquista9 hareketi ve Haçlı seferleriyle, her şey tersine dönmeye başladı. Özellikle Kiliseye bağlılığıyla bilinen Messianic Voices’ın önceleri ılımlı ama mesafeli görünen tavrı, zamanla büyük bir düşmanlığa dönüşüverdi. Bunda, Bâtınilerin Birlik Doktriniyle çelişen, gizlilik ve sessizlik prensibinin de etkisi vardır. Kendi içlerinde aşırı derece kapalı olmaları, öteki gruplar tarafından çoğu kez yanlış anlaşılmalarına sebep olmuştur.

Ahl-i-Batin, organizasyon olarak tek bir grup değil, birbirinden bağımsız ama aralarında devamlı iletişim bulunan beş okuldan oluşur. Birlik öğretisini yaymaya yatkın olan çırak, “mutasavvıf” olarak adlandırılır. Çıraklığını tamamlayan, “tarık” olur ve Ahl-i-Batin yollarını öğrenir. Öğrenci, eğitimi sona erince “mürid” olur ve bir kutup tarafından başta geometri, matematik ve fıkıh olmak üzere çeşitli disiplinlerden oluşan bir sınavdan geçirilir. Zihin yoluyla yapılan bu sınavı geçen mürid, kanagasından ayrılır ve bir zaviyeye girer. Zaviyeler, hem sihirbazları hem de yetenekli inananları barındıran küçük okullardır. Aralarındaki iletişim çok zayıftır. Her zaviye, kendi içinde varlığını sürdürür. Zaviyelerin temel prensibi gizliliktir. Bu sayede Bâtıniler, yüzlerce yıl boyunca kendilerini düşmanlarına karşı koruyabilmişlerdir. Fakat böyle bir izolasyonun en büyük dezavantajı, zaviyelerin yine kendi içlerinden gelebilecek infernalist uyanışlara ve diğer karanlık güçlerin saldırılarına karşı savunmasız olmalarıdır. Sonsuzluğun birliğini kavrayan bir Batiniyse, en sonunda “kutup” olur ve en yüksek mertebeye ulaşır.

Bâtınilerin sihir konusundaki teknikleri, kişiden kişiye farklılık gösterse de temelde sıkı disipline, matematiğin ve geometrinin gizemlerine, meditasyona ve en önemlisi inanca dayanır. Özellikle tüm evreni en güzel şekliyle yansıttığına inanılan aynalar, sihirsel uygulamalarda sık kullanılan araçtır.

Bâtınilerin en büyük dezavantajı; coğrafi farklılıklar ve kendi felsefeleriyle örtüşmeyen içlerine olan kapanıklıktır. Bu gizliliğin en büyük sebebi, geçmişte yaşanan infernalist etkilerden kaçınmaktır.

Güçlerinin kaynağı, kendi deyimleriyle El İhlâs’a dayanır. Bunun getirdiği Ubbadan (inanç) gücüyle El Enbiya (algı ve zamanın güçleri), El Fatiha (zihinsel bağlantı ve iletişim yeteneği), El Hac (alemlerin katlarında seyahat edebilme) ve El Layl (illüzyonlar ve gizlilik sanatı) dallarına hükmederler.

Birlik öğretisini veren beş büyük okul10;

Işığın Üniversitesi: Kudüs merkezli olan okul, yahudi gizemciliğini de özümseyerek ruhani varlıklar ve onların âlemleri üzerinde kontrol gücünde yoğunlaşır. Kudüs dışında Endülüste’de (İspanya) faaliyet gösterir.

İpek Karteli: Simya, matematik ve geometride uzmanlaşmıştır. Kartel, matematiğin gizemiyle sihri kontrol eder. Merkezi, Arap Çöllerinde bilinmeyen bir yerdedir.

Cennet Bahçesi: Merkezi İsfahan’dadır (İran). Müritleri; kanunlar, yönetim ve diplomasi konusunda ustadır. Bu okulun takipçileri, genelde sultanlara ve halifelere danışmanlık eder.

Birleşik Ruhun Üyeleri: Suikast ve savaş tekniklerinde uzmanlaşmıştır. Savaş üstatları, birliği tehdit edenleri yok etmekteki başarılarıyla tanınırlar.

Dervişim: Gizemli dervişler… Kendilerinden geçerek, kutsal birliğin akışında seyahat eder ve Allah’ın âlemlerinde gezerler. Merkezi Bağdat’tadır.

Dipnotlar:
1: Fana Gecesi (Night of Fana): İki kültün savaştığı ve savaşın ortasında Kvaja El Ekber’in ortaya çıktığı gece.
2: Kanaga (khanaqa): Birlik Doktrinin öğretildiği Batini okulları.
3: Nif’ur en’Daah: Mezopotamya kökenli, infernalist sihirbazlardan oluşan kabile.
4: Kutup (Qutb): Ahl-i-Batin önderleri.
5: İnancın Ağları (Web of Faith)
6: Sebel El Mafouh Wash veya Malleus Nefandorum: İnfernal güçlerle nasıl mücadele edileceğini anlatan, en güvenilir ve en kapsamlı kitaptır. Günümüzde orijinali kaybolmuştur. En sağlam kopyasının bir zamanlar Doissetep kütüphanesinde olduğu söylenirdi.
7: Taftani: Cinlere hükmetme güçleriyle tanınan Orta Doğu’nun gizemli sihirbaz grubudur.
8: Sonsuz Saadet Vahası (Oasis of Eternal Bliss)
9: Reconquista: Haçlıların, Müslüman egemenliğindeki İspanya’yı yeniden fethetmelerini belirtmek için kullanılan İspanyolca sözcük.
10: Sırasıyla, The University of Light, The Silk Cartel, The Paradise Garden, The Brethren of the Unified Soul ve The Darwushim’dir.

Okuduğunuz için teşekkürler

Fikirlerinizi paylaşmanız bizi çok sevindirir.
Yorum yazarak bizi daha iyi içerikler hazırlamak için destekleyebilirsiniz.

Düşüncelerini Paylaş



avatar

İlker BOZDEMİR

Karadeniz'de doğdu, İç Anadolu'da büyüdü, Marmara'da yaşıyor. Mesleğinin ördüğü boğucu duvarlar arasında bulduğu çatlaklardan kaçıp ya tabiata sığınıp kamp yaparak ya da zarları yanındaysa GM'lik yaparak nefes almaya çalışıyor. Hayatın bir gerçeği ne yazık ki her şeyin sonunda kürkçü dükkanına geri dönüyor. Fakat bir sonraki kaçış için çatlaklar aramaya devam ediyor.

1 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

Son Yazılarımız

44. Sayı Spotify’da

44. Sayı Spotify'da